Adana’da etraf örgütleri ve sivil toplum kuruluşları; Glasgow’daki Birleşmiş Milletler İklim Doruğu öncesi bir açıklama yaparak termik santrallerin kapatılmasını istedi. Adana Tabip Odası Lideri Selahattin Menteş, “Kömür ile gelecek yarınlar, aydınlık değil kömür karası kadar karanlık olacak. Türkiye’nin yeşil kalkınma olarak isimlendirdiği bu yeni süreçte, talebimiz; Adana Sugözü kıyısında yer alan ithal kömüre dayalı santralin üretimini çabucak durdurması, yalnızca Hunutlu değil, kömürle çalışan tüm santrallerin kapanış takvimlerini açıklaması” dedi.
Adana’da meslek odaları ve etraf dernekleri temsilcileri, “Adana’ya pak hava istiyoruz” başlığı ile mevcut kömür santrallerinin kapatılması ve devam eden projelerden de vazgeçilmesi için aksiyon yaptı. Menteş, İstasyon Meydanı’nda düzenlenen aktiflikte; Antakya Etraf Müdafaa Derneği, Climate Action Network, Adana Etraf ve Tüketici Müdafaa Derneği, Tabiat Derneği, Doğal Hayatı Muhafaza Vakfı, Doğu Akdeniz Etraf Platformu, Ekosfer Derneği, Erzin Etraf ve Tarihi Varlıkları Muhafaza Derneği, Sıhhat ve Etraf Birliği, İskenderun Etraf Müdafaa Derneği, Mersin Etraf ve Tabiat Derneği, Samandağ Etraf Müdafaa ve Turizm Derneği, Tarsus Etraf Muhafaza Kültür ve Sanat Merkezi , Yuva Derneği ve Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi ismine açıklama yaptı.
Adana’yı kömür santrallerinin yıkıcı tesirlerinden korumak için bir ortaya geldiklerini ve Adana’da pak hava için imza kampanyasına takviye olan 107 binin üzerinde vatandaş ismine açıklama yaptıklarını belirten Menteş, şunları söyledi:
‘TOPRAĞI KAYBETMEK DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR YOL’
Yalnızca Adana değil tüm Türkiye’de kömür santrallerinin etkilediği topraklar ve hayatlar için buradayız. Adana, yıllardır ağır hava kirliliği ile uğraş ediyor. İskenderun Körfezi’nde hali hazırda iki adet kömürlü termik santral bulunuyor ve bunun üzerine ithal kömürle çalışacak Hunutlu Santrali yapılıyor. Santralin işgal ettiği tarım toprakları, Türkiye’nin en verimli yerleri idi. Çünkü bu topraklar Türkiye’nin narenciye, zeytin, pamuk ve tahıl merkeziydi. Artık bu tarım topraklarının üzerinde kömür santrali binaları, ekipmanları, kömür ve kül depoları yerleştiriliyor. Toprağı kaybetmek dönüşü olmayan bir yol olsa da istihdam, güç arzı üzere mazeretlerle gerçeklere gözler kapatılıyor.
‘BİYOLOJİK ÇEŞİTLLİK DE TEHDİT ALTINDA’
Kaybedilen yalnızca verimli tarım yerleri değil, biyolojik çeşitliliğimiz. Literatürde ismi Chelonia Mydas olan yeşil deniz kaplumbağasının yüzyıllardır Akdeniz’de yuva bildiği, Sugözü kumsalı da tehdit altında. Varlığı insan tarihinden öncesine dayanan deniz kaplumbağasının mukadderatı ne acıdır ki, insan eline bırakılmış durumda. Memleketler arası Doğayı Müdafaa Birliği (IUCN) tarafından ‘tehlike altında’ olarak tanımlanan bu cinsin korunması için, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Kontratı, Bern Kontratı üzere ülkeler üstü evraklara, Türkiye de taraf.
Hunutlu projesi, bu kontratları ihlal ediyor. Sugözü Kumsalı, Tabiat Muhafaza ve Ulusal Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Deniz Kaplumbağalarının Korunmasına Ait 2009-10 sayılı Genelge’ye nazaran, korunması gereken kıymetli bir deniz kaplumbağası yuvalama alanı. Hunutlu projesi, bu genelgeye alışılmamış ilerliyor.
’30 YAŞ ÜSTÜ HER 5 VEFATTAN 1’İNİN SEBEBİ KAVA KİRLİĞİ’
Kaybedilen yalnızca biyolojik çeşitliliğimiz değil, çok sevdiklerimiz. Sıhhat ve Etraf Birliği HEAL’in bulgularına nazaran 2 milyonun üzerinde nüfusa sahip Adana’da, 2019 yılında 30 yaş üstü her 5 vefattan 1’ine hava kirliliğinin sebep olduğu varsayım ediliyor. Ayrıyeten, Yumurtalık ilçesindeki kanser hadiselerinin 2009-2014 ortasında beş yılda 11 kat artış gösterdiği belirtiliyor. Projenin ÇED Raporu için iki farklı noktada, hava kirliliğinin en az olduğu yaz aylarında yapılan ölçümler bile hudut pahaların üzerindeydi! Hunutlu projesi, insan ömrüne karşın yapılıyor. Bir sanayi tesisi istenildiği an kurulabilir fakat Türkiye’nin en verimli toprakları, narenciye bahçeleri, tehlike altındaki yeşil deniz kaplumbağasının yuvası Sugözü kumsalı kaybedildi mi milyarlar harcansa geri getirilemez.
:Hunutlu ithal kömürlü termik santralinin üretimi, ‘Kuşak ve Yol’ ismiyle bilinen altyapı projesi kapsamında kömüre dayalı güç projelerine takviye veren Çin tarafından 2018 yılında başlamıştı. Hala inşaatı devam ediyor ve santralin 2022 yılında işletmeye geçmesi planlanıyor. Paris Anlaşması’na taraf olan Türkiye’nin atması gereken birinci adım kömürden çıkmak. Sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan yeni araştırmalar, 2030’a kadar bunun mümkün olabildiğini ortaya koyuyor. Elektrik dalının fosilden, bilhassa kömürden arınması mümkün! Türkiye’nin kömürden çıkışı bu kadar kısa bir vakit diliminde mümkün iken, neden yeni bir kömür santrali açmaya çalışıyor?
‘FOSİL YAKITLARDAN ÇABUCAK ARTIK VAZGEÇMELİYİZ’
Milletlerarası İklim Değişikliği Konferansının İskoçya’da yapıldığı şu günlerde tüm dünya halkları ile birebir günde bir kere daha yüksek sesle diyoruz ki; kömür ile gelecek yarınlar, aydınlık değil kömür karası kadar karanlık olacak. Aydınlık yarınlar için ömrün devamı için fosil yakıtlardan güç üretiminden çabucak artık vazgeçmeliyiz. Türkiye’nin yeşil kalkınma olarak isimlendirdiği bu yeni süreçte, talebimiz; Adana Sugözü kıyısında yer alan ithal kömüre dayalı santralin üretimini çabucak durdurması, yalnızca Hunutlu değil, kömürle çalışan tüm santrallerin kapanış takvimlerini açıklaması.” (ANKA)
Gazete Duvar
