Misyondan uzaklaştırılarak yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, kayyım idaresindeki belediyeye dönük yolsuzluk operasyonunu “dünyada görülmemiş soygun” biçiminde yorumlayarak, “Kayyım modeli çöktü ve hezimete uğradı” dedi.
İçişleri Bakanlığı tarafından bir müddet evvel kayyımı değiştirilen Mardin Büyükşehir Belediyesi’nde üst seviye yöneticilerin de ortalarında bulunduğu şahıslara dönük yolsuzluk operasyonu belediyenin eski kayyımı olan Vali Mustafa Yaman periyodunu inceleyen müfettişlerin yaptığı cürüm duyurusu üzerine başlamış, çok sayıda üst seviye yönetici ve belediye ile iş yapan bireyler gözaltına alınmıştı. Kelam konusu operasyon kapsamında gözaltına alınanlardan biri olan Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ) Vilayet Müdürü Mehmet Bulut’un da ortalarında bulunduğu 4 kişi de tutuklandı.
Yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, kayırma, zimmet üzere birçok suçlamanın yöneltildiği kimi şüphelilerin süreçleri ise sürüyor. Belediyeyi 1 milyar TL’nin üzerinden borca sokan eski kayyım idaresinde yer alan kimi isimlere de yeni operasyonlar yapılacağı belirtiliyor.
‘KAYYIM, BELEDİYELERİ HALKTAN KOPARDI’
31 Mart 2019 seçimlerinde tekrar Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin Eşbaşkanı olarak seçilen, fakat bir defa daha yerine kayyım atanan Ahmet Türk, belediyeye dönük operasyonları Mezopotamya Ajansı’na kıymetlendirdi.
Durumu “soygun” olarak nitelendiren Türk, kayyımların belediyeleri halktan kopardığını ve halka hizmetten uzak bir yer haline dönüştürdüğüne vurgu yaptı. Belediyede yolsuzluk yapıldığını daha evvel de kamuoyunun bilgisine sunduklarını tabir eden Ahmet Türk, “Belediyede bir yolsuzluk olduğunu, şişirilmiş faturalar, direkt yapılan ihaleleri halkımızla paylaşmıştık. ‘Güvenlik’ diyerek ihaleler yapılmış. Bütün bu ihaleler akıl almaz bir halde yapılmış” dedi.
‘DÜNYADA GÖRÜLMEMİŞ BİR SOYGUN’
Belediyedeki yolsuzluğu “dünyada görülmemiş bir soygun” biçiminde yorumlayan Türk, “Belediyeyi büsbütün soymuşlar” dedi. Belediyenin bütçesinin 375 bin TL olduğunu lakin yapılan borçlanmanın bir milyar TL’yi aştığına dikkati çeken Türk, “Borç bütçenin üç katıdır. Dünyada bu türlü bir şey görülmemiştir. Lakin baktığınız vakit da hizmete dönük hiçbir şey yapılmamış. Bu kadar borçlanmasına karşın, bu kadar ihaleye karşın bunların hiçbirisinin yapılmadığını görüyoruz. Mardin’e gittiğiniz vakit bir köy yolunda asfalt görürsünüz, Kızıltepe kent merkezinde bile asfalt çalışması yaptık. Birinden başladık lakin daha sonra bunlar durduruldu. Biz birinci devir geldiğimizde 63 milyon TL borçla belediyeyi devraldık” diye konuştu.
‘NEREDEN BAKSAN REZALET’
İkinci devirde belediye borcunun fırladığını anımsatan Türk, “Burada kayyımın bu mevzudaki rolü çok büyük. Zira bu ihalelerin birçok Elazığlı bir şirkete verilmiş. 8 tane ihale bir şirkete verilmiş. Daha sonra şirket ismi değiştirilmiş ikinci bir şirket oluşturulmuş. Kamuoyunun gözünden kaçmak için birebir yerde diğer bir şirket oluşturmuş. Bu şirkete de 3-5 tane ihale verilmiş. Nerede bakarsanız bakın bu bir rezalettir. Halkın parasını çarçur eden, yolsuzluğun, rüşvetin olduğu, paraların bir çok kişi tarafından bölüştürüldüğü bir belediyenin halka hesap vermesi gerekir” dedi.
‘MÜFETTİŞLER İŞİ CİDDİYE ALIYORLAR’
Ülkede hukuk ve adaletten kelam edilemeyeceğini lisana getiren Türk, “Eğer adalet varsa bunun hesabının sorulması lazım. Bu yolsuzluklara sebep olan insanların bedelini ödemesi gerekiyor. Kayyımın vazifeye getirdiği yöneticiler gözaltına alındı. Bu operasyonun bir aklama operasyonu olduğunu düşünmüyorum. Burada önemli bir araştırma yapıldığını söz edebilirim. Müfettişler bizim devrimizde çalışan bir arkadaşımızı da çağırmışlar. Bu işi ciddiye aldıklarını gösteriyor. Tabi şuanda ki görünüm bu. Fakat sonrasında birebir ciddiyetle yaklaşılır mı, onu bilemeyiz” tabirlerini kullandı.
Kayyım modelinin yalnızca Mardin’de değil Diyarbakır ve birçok yerde çöktüğünü ve “hezimete” uğradığını söz eden Türk, “Kayyımların maksadı halk ile aramızdaki ilişkiyi, halkla direkt olan bağlarımızı koparmaktır. Bu idare formunun gayesi bizleri büsbütün halktan uzaklaştırmaktır. Zira burada siyasi bir karar var. Bir oyun var. Halkla ortamıza aralık koymaya dönük bir taarruzdur. Zira bizler belediyeleri yönettiğimiz vakit başarılı bir belediyecilik çalışması yürütüyorduk. Artık belediyelere kayyım atanarak halkla bağlantımızı, diyalogumuzu bitirmek istediler. Lakin bu usulle başarılı bir sonuç alamadılar” değerlendirmesinde bulundu.
‘DEMOKRASİNİN OLMADIĞI BİR ÜLKE’
Halkın da kayyım devrinde yapılan rüşvet ve yolsuzlukları bildiğini söyleyen Türk, şöyle devam etti: “Böyle olduğu için de son devirlerde belediyeye müdahale etmek zorunda kaldılar. Bizler demokrasi uğraşı veriyoruz, halkın iradesinin yansımasını isteyen, demokratik siyasetin üzerinde ve içinde olması gerektiğini söyleyen bir anlayışa sahibiz. Seçilmiş beşerler seçimle gitmelidir. Halkın kararıyla gitmelidir. Halkın karar verdiği yahut misyon verdiği insanların bu türlü kayyım atayarak, demokrasi dışı metotlarla belediyeleri yönetmeye çalışması, demokrasiye, adalet ve hukuka muhalif bir durumdur. Ancak maalesef ki hukukun, demokrasinin olmadığı bir ülkede yaşıyoruz.”
Gazete Duvar
