GÜZEL Parti Genel Lideri Meral Akşener partisinin küme toplantısında konuştu. Akşener, esnafın kredi borçları ertelendiğine nazaran Erdoğan’ın piyasa koşullarını bildiğini, buna karşın dükkanların kapanmadığından kelam ettiğini belirtti. Çin Devlet Lideri Şi Cinping’in ismine gönderme yaparak, “Cinping Perinçek” diye isimlendirdiği Doğu Perinçek’in Erdoğan ve Bahçeli’yi esir aldığını söyleyen Akşener’in açıklamalarından başlıklar şöyle:
NASIL İŞLER TIKIRINDA DİYORSUN? Esnafımızın kredi borçlarını erteleme kararı aldığına nazaran, Sayın Erdoğan, piyasa koşullarını biliyor olmalı, değil mi? Lakin nedense, bu karara karşın, çıktı dedi ki; “Bazı dostlar diyorlar ki, dükkanlar kapanıyor, şirketler kapanıyor. Kapanan falan yok, her şey ortada.” Motamot bu türlü dedi…E, ben de artık doğal olarak, kendisine sormak istiyorum: Şayet işler yolundaysa, ve her şey de ortadaysa, kredi taksitlerini neden öteliyorsun? Yok şayet esnaf zordaysa, ve ödemelerini öteliyorsan, o halde nasıl oluyor da, işler tıkırında diyorsun? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu Sayın Erdoğan? 2020 yılında, 40 binin üzerinde gerçek kişi işletmesi ve şirket kapandı. Kaldı ki, resmi kapanma süreci vakit aldığı için, fiilen kapanan işletme sayısı, maalesef bunun çok üzerinde. Ayrıyeten, kriz devirlerinde kurulan şirket sayısının artması, kimseyi yanıltmasın. Bu türlü periyotlarda, borçlarını ödeyemediği için, birçok firmanın kredibilitesi bozulur. O nedenle firmalar, iş yapabilmek ve kimi yükümlülüklerden kaçınmak için, devayı yeni şirket kurmakta bulurlar. Sayın Erdoğan’a şiddetle tavsiye ediyorum. Tespitlerini sağlam tahlillere dayandır. Danışmanlarının kulağına üfledikleriyle, milletimizin huzuruna çıkıp, palavra yanlış konuşma. Datalar ortadayken, “Kapanan işletme yok” demek en hafif tabiriyle ciddiyetsizliktir. Çaresizlikten kurulan şirketlere bakıp, “İşler tıkırında” demekse, düpedüz cehalettir.
HAKSIZ MIYMIŞIM SAYIN ERDOĞAN? 15 Temmuz’da, kahramanlık destanı yazan Kahramankazan’da, bir giyim mağazasına girdim. Dükkan sahibi kardeşim diyor ki; “Isıtmayı bile karşılayamıyoruz, dükkan buz üzere. Saat 1 oldu, hâlâ siftah yok. 5 aydır kira ödeyemiyorum. Dayanacak güç kalmadı.” İstanbul Kartal’da bir kuyumcu kardeşim diyor ki; “80 yaşında bir teyzemiz geldi, eşinden kalan yüzüğü bozdurdu.” Evvelden vatandaş kuyumcuya yatırım için giderdi. Şimdilerde, fatura ödeyebilmek için, alyans bozdurmaya gidiyor. Bakın bilezik demiyorum, yuvasının nişanesi alyansını bozduruyor, alyansını. Bak, İstanbul’daki bir tuhafiyeci kardeşim ne diyor; “Benim işim iyi ya da makûs ne fark eder? Yan dükkânın sahibi arkadaşım dayanamadı, kapattı.” Ben sana daha en başından, sarayın sakıncalarını söyledim. “Saray insanı milletinden koparır, gerçeklerden koparır, diğer bir sanal cihana hapseder” dedim. Sense gittin, sarayın üstüne bir de ucube sistem kondurdun. Haksız mıymışım?
PERİNÇEK ESİR ALMIŞ: Görüyoruz ki; Çin Merkez Komitesi Türkiye Komiseri, namı öbür “Kısmen İktidar”, Sayın Cinping Perinçek, “Müslümanım” diye diye gezen Sayın Erdoğan’ı da, “Türk Milliyetçisiyim” diye diye gezen Sayın Bahçeli’yi de, nasıl olduysa esir almış. Çin’in, Türkistan’da, Uygur kardeşlerimize uyguladığı zulme, Avrupa’dan, Amerika’dan ses geliyor, ancak Ankara’dan hala çıt çıkmıyor. Bu Cumhur ittifakı sahiden bir acayip… HDP binasında, Apo posteri bulunca şaşırıyorlar lakin, Seçim vakti mektubunu okutmaya gelince, keder etmiyorlar. Yana yakıla, “HDP kapatılsın” diyorlar fakat, bunun için en ufak bir adım bile atmıyorlar. Hakikaten bunlara sorarsan, en büyük Türk, en has Müslüman kendileridir ancak, “Müslüman Türküm” dediği için, zulüm gören kardeşlerimizi duymuyor, iki laf edemiyorlar. Bu türlü cıvıklık, bu türlü ciddiyetsizlik olmaz. Bu türlü devlet yönetilmez. Yazıklar olsun. Ayrıyeten ortada bir de, Çin’le 2017 yılında yapılmış bir, “Suçluların İadesi Anlaşması” var. Bunu, Dışişleri Komitesi gündemine almaya yürek edebilecekler mi çok merak ediyorum. Buradan ilan ediyorum; bunu yapacak kişi, kardeşlerimizin mezalimine imza atacak kişidir. Ve bunu bir utanç nişanı olarak, ömür uzunluğu taşıyacaktır.
GÜÇLÜ TÜRKİYE’Yİ KURMAK KOLAY: AK Parti iktidarı, sarayda sefaya dalıp, bu ucube sistemle birlikte bizi fakirliğe mahkum ederken, Polonya, kaynaklarını yüksek teknoloji üreten, dünyaya açılma potansiyeli olan işlere ayırdı. 10 yıl evvel tıpkı yerdeydik. Bugün bir Polonya vatandaşı, bir Türk vatandaşından iki kat varlıklı. Sayın Erdoğan, kaynaklarımızı eşi dostu yandaşı varlıklı etmeye harcarken, Güney Kore, teknolojik gelişime ve eğitime kaynak ayırdı. Bugün bir Güney Kore vatandaşı, bir Türk vatandaşından 4 kat daha güçlü. Ve ne kadar acıdır ki; bu ülkelerin, ne Türkiye kadar geniş tarım alanları var, ne de Türkiye kadar engin turizm kaynakları var. Bu ülkeler, doğal kaynak ve coğrafik pozisyon açısından, Türkiye’ye nazaran dezavantajlı ülkeler. Artık bir defa daha soruyorum: Tükettiğinden daha fazlasını üreten bir Türkiye inşa etmek, bu kadar güç mu? Hayır. Sayın Erdoğan için imkansız olabilir lakin, DÜZGÜN Parti iktidarında güçlü, güçlü ve keyifli bir Türkiye’yi kurmak çok kolay. (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
