DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Altınordu İlçe Kongresi’nde konuştu. Garê operasyonu, Anayasa tartışmaları, ekonomik ve Covid-19 salgınına ait açıklamalar yapan Babacan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
CUMHURBAŞKANI MÜJDE DEDİ: Gara’da şehit verdiğimiz haftanın başında Cumhurbaşkanı müjde açıklayacağını duyurdu lakin acı bir haber aldık. Her fırsatta konuşuyor ancak ortada müjde yok. Savunma ve güvenlik uzmanları ‘Davul zurna çalarak, erkenden yapılan müjde duyurularıyla kurtarma operasyonu yapılmaz’ diyorlar. Bir başarısızlık olduğu çok açık. 16 vatandaşımızın canıyla bedelini ödediği bu başarısızlığın hesabını birilerinin vermesi lazım. Hesap vermesi gerekenler, bir şehit annesini, kendi partilerinin güle eğlene kongresini yaptıkları ‘lebalep dolu’ salondan telefonla arıyorlar. Utanmak yok, sıkılmak yok. Düğün konutundan cenaze meskenine telefon açıp adeta gösteri yapmaktan hiç çekinmiyorlar. Biz bu lakaytlığa, bu zihniyete son vermeyi boynumuzun borcu olarak görüyoruz. Bu ülkenin değerli gençlerinin, birilerinin siyasi rantı için feda edilmesini reddediyoruz.
BAŞARISIZLIĞI ÜSTLENMİYORSUNUZ: Cumhurbaşkanına soruyorum: Hepimiz biliyoruz ki operasyon başarılı olsaydı, müjde haberleriyle kameraların karşısına geçecektiniz. Vatandaşlarımız beş yıldan fazla bir müddettir terör örgütü tarafından alıkonulmamış üzere, bunu bir muvaffakiyet olarak sunacaktınız. ‘Ben başardım’ diyecektiniz. Lakin bu türlü olmadı ve siz bu başarısızlıktan ötürü hiçbir sorumluluk üstlenmiyorsunuz. Aldığınız yanlış kararların faturasını diğerlerine kesemezsiniz. Bu kararların sorumluluğunu taşımak zorundasınız. ‘Nerede yanılgı yaptım’ diye hiç mi düşünmüyorsunuz?
AYAR VERECEĞİNİZE YANIT VERİN: Siyasete ayar vermeye çalışacağınıza, birilerini hizaya çekmeye kalkışacağınıza, evvel şu sorulara yanıt verin: Terör örgütünün elinde öteki vatandaşlarımız var mı? Varsa kaç bireyler? Ne vakit bu vatandaşlarımızın sağ salim ailelerine kavuşabileceğini düşünüyorsunuz? Vatandaşlarımızın örgütün elinden kurtarılması için samimi bir uğraşınız var mı? Şayet terör örgütünün elinde hâlâ kaçırılmış ve zorla tutulan vatandaşımız yoksa, buyurun kamuoyuna açık yüreklilikle ‘yok’ deyin; biz de rahatlayalım. Terör örgütü tarafından kaçırılan ve zorla tutulan yalnızca askerimiz, polisimiz değil; bu milletin onuru ve gururudur. İktidar milletlerarası alakaları eline yüzüne bulaştırdı. Türkiye terörle uğraş üzere bir alanda dahi haklı taleplerinin karşılığını bulamıyor. Ülke yalnızlaştı. Bir vakitler çıkıp ‘değerli yalnızlık’ diyorlardı. Yalnızlığın kıymetlisi olur mu? Ne kadar çok dostunuz varsa o kadar güçlüsünüzdür.
BU ÜLKEYİ HEPİMİZ SEVİYORUZ: Bu ülkeyi seviyorum diyorsunuz. Sevin ancak, seveyim derken ülkeyi de öldürmeyin. Zira siz sevmeyi bilmiyorsunuz. Ne kadar yanlış varsa onu yapıyorsunuz. Siz kendi şahsi bekanızı muhafazayı bu ülkeyi sevmek zannediyorsunuz. Bu nasıl sevgidir ki, ülkeyi daima geriyorsunuz, her hafta bir öteki toplum kesitini ötekileştiriyorsunuz. Biz hepimiz bu ülkeyi ve bu ülkenin vatandaşlarını çok seviyoruz. Bunu sorgulamak kimsenin haddine değildir. Biz, 84 milyonun refah, huzur ve eşitlik içinde yaşayacağı bir Türkiye kelamı verdik. Sevginin gücüyle nefreti, düşmanlığı, kini, öfkeyi, kutuplaşmayı yenebileceğimizi çok iyi biliyoruz. Yanlış siyasetlerle öldüren bir sevgi istemiyoruz. Biz yaşayan, yaşatan, yaşama paha veren bir Türkiye sevgisiyle yanıp tutuşuyoruz.
DEVA OLMASA KAYINPEDERİN HABERİ OLMAYACAKTI: Bir rivayete nazaran, DEVA Partisi olmasaydı Merkez Bankası’nın 130 milyarlık rezervlerinin çarçur edildiğinden kayınpederin haberi bile olmayacaktı. Rezervlerin 50 milyar dolar eksiye düştüğünden de hiç haberi olmayacaktı. Doların, enflasyonun hâlinden de haberi olmayacaktı. Cumhuriyet tarihi boyunca oluşan borç stokunu iki senede ikiye katlandığını da muhtemelen bizden öğrendi. Zira artık gerçeklerle, hakikatle bağlarını koparttılar. Bırakın milletin gündemini, kendi yaptıkları yıkımdan bile haberleri yok. Bu milletin parasını çarçur edenler, kendilerine yazlığı farklı, kışlığı başka saray hayatlarını inşa ettiler. Biz bu aymazlığı kabul etmeyeceğiz.
MAMA ALAMADIĞI İÇİN İNTİHAR ETMEYE ÇALIŞAN GENCİMİZ VAR: Yoksulluk intiharları hükûmetin bu ülkeye sunduğu bir armağandır, daha evvel yoktu. Geçtiğimiz hafta 22 yaşında bir gencimiz genel merkezimizin çabucak yanında tamamlanmamış bir inşaatın çatısına çıkmış, ‘4 buçuk aylık bebeğime mama, bebek bezi alamıyorum. Meskende eşimin yüzüne bakacak durumum yok’ diyor. Partimizin bir gönüllüsü ikna ediyor. Bunlar bu ülkenin gerçekleri. Marketlerde bebek mamasının çalınmasın diye kilitli ambalajda satıldığını düşünebiliyor musunuz? İnsanlarımız muhtaç olmasa bunu yapar mı? Ülkeyi bu duruma düşürdüler. Bu işin sorumlusu, ‘verin bana başkanlığı, memleketin problemlerini çözeceğim’ diyen kişidir.
AŞIYA ADİL ERİŞİM SAĞLAYIN: Salgınla uğraşta gömleğin birinci düğmesini baştan yanlış iliklediler. Ta en başta ‘ölümleri nasıl en aza indiririm?’ telaşıyla hareket etmeleri gerekirken, bu salgına ‘elimizde kaç ağır bakım yatağı var’ diyerek yaklaştılar. Aşıyı da geciktirdiler. Ellerindeki propaganda aygıtıyla, tozpembe bir senaryo kurguluyorlar. Salgına karşı gereken her şey yapılmış üzere bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Varsa yoksa algıları yönetmeye çalışıyorlar. Bu milletin tek bir ferdinin canından daha değerli bir şey yoktur, olamaz. Şeffaf olun, insanları artık algı idaresiyle oyalamaktan vazgeçin, gerçeklere odaklanın. Artık bir an önce halkımızın adil bir formda aşıya erişimini sağlayın. (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
