DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, partisinin Kağıthane ilçe kongresinde konuştu. Halası Bedia Yücel’in vefatı nedeniyle İstanbul’a gidemeyen Babacan, kongreye Ankara’dan manzaralı olarak bağlandı. Babacan şu tabirleri kullandı:
‘YANLIŞ BİR TEZİN DAYATILMASI SONUCUNDA ÜLKE FAKİRLEŞTİ’
Olağan bir ülkede, merkez bankalarının faiz kararı bu kadar belirsizlik kaynağı olmaz. Lakin bizim ülkemizde, bakkalından manavına, çalışanından öğrencisine herkes ‘Bakalım faiz ne olacak’ diye bekliyor. Neden? İşte gördük sebebini: Karar açıklandı ve Türk lirası yerin tabanına battı. Yani bakkalından manavına, emekçisinden öğrencisine herkes tekrar tekrar yoksullaştı. Olanların hepsi, bir inat uğruna. Yanlış bir tezin koskoca ülkeye dayatılması sonucunda bu ülke yoksullaştı.
‘BİR İNAT UĞRUNA, MAZLUMLARIN AHINI ALIYORLAR’
Bir inat uğruna, hayat pahalılığını bu ülkenin adeta yazgısına çevirdiler. Bir inat uğruna, mazlumların ahını alıyorlar. Bir inat uğruna, ayağında terlikleriyle mitinglerine gelen teyzeleri fakirliğe mahkûm ediyorlar. Nitekim çok yazık. Bu ülkenin insanları bu türlü makus bir idaresi hak etmiyor.
Sayın Erdoğan, vatandaşlarımıza verdiğiniz kelamları tutmuyorsunuz. Size aş için, yoksulluğu sona erdirmeniz için, refah için oy veren vatandaşlarımızı fakirleştirdiniz. Yoksullukla, yasaklarla, yolsuzlukla, yani 3Y ile uğraş dediniz; şu anda 3Y’nin adresi bugünkü iktidarınız oldu.
‘DOLAR 1,5 LİRAYKEN İKTİSADA MÜDAHALE TEŞEBBÜSLERİNE BAŞLAMIŞLARDI’
Ben ve arkadaşlarım iktisat idaresini bıraktığımızda dolar kuru 2 lira 90 kuruştu. Üstelik misyon dönemimin son bir-iki yılında yükselerek bu noktaya gelmişti. Dolar 1,5 lira bandındayken, o dönemki başbakan Sayın Erdoğan, birtakım bakanlar ve danışmanlar, akıl almaz fikirleriyle iktisada müdahale teşebbüslerine başlamışlardı. Hatırlarsınız o tartışmaları, ‘İnşaat mı, sanayi mi?’. Biz ‘Sanayi yatırımı olmuyor. Bütün kaynaklar emsal değişikliğiyle oluşturulan gayrimenkul projelerine gidiyor. Orada haksız rant oluşturuluyor ve o rant kayıt dışı olarak paylaşılıyor’ diyorduk. İsrafın ve borçlanıp tüketmenin çok süratli arttığı periyotlarda yavaşlamak gerektiğini söylüyorduk. Hukuksuzluk, adaletsizlik artıyordu. Liyakatsizlik tüm sisteme sirayet etmişti. Devrin tertemiz bürokratlarına iftiralar, hakaretler başlamıştı. Sayın Erdoğan, tertemiz bürokratları meydanlarda yuhalatıyorlardı. Sonrasını söylemeye gerek yok. O gün bugündür Türkiye iktisadının beli doğrulmuyor.
‘ÜLKEYİ BU KRİZDEN DE BİZ ÇIKARTACAĞIZ’
İktisadın direksiyonunda Sayın Erdoğan, çabucak yanı başındaki koltukta kriz ortağı Sayın Bahçeli oturuyor. Erdoğan esasen ‘Benim alanım iktisat, ben ekonomistim’ diyor. Görüyoruz, sonuçlar hakikaten müthiş! Direksiyona geçti, bütün bir ülke, kelle koltukta gidiyoruz. Natürel Sayın Bahçeli bunlara alışık. Ben ve arkadaşlarım 2002’de vazifeye geldiğimizde, onun ortağı olduğu koalisyon hükûmetinin çıkarttığı büyük bir kriz vardı. Biz süratlice çözdük o krizi. Bahçeli ise tekrar krize ortak. Hiç merak etmesin, biz buradayız. Bu ülkeyi, bu krizden de biz çıkartacağız.” (DUVAR)
Gazete Duvar
