Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘kayyım rektör’ protestolarına karşı açılan ‘Kabe fotoğrafı’ soruşturmasına karşı aldıkları tutum ve yerde sürüklenerek gözaltına alınan, polisin aykırı kelepçe takarak açılan başörtüsünü örtmesine müsaade vermediği Şeyma Altundal’la gündeme gelen ‘Boğaziçili Müslüman Öğrenciler’ kendilerini ve direnişi anlattı.
BBC Türkçe’den Fundanur Öztürk’ün haberine nazaran, kendilerini “Boğaziçi Üniversitesi’nden Müslüman öğrenciler” olarak tanımlayan küme, Kabe figürlü görselle ilgili kendi ortalarında farklı görüşler olmasına rağmen, son periyotta maksat gösterilen LGBT+ öğrencilere yönelik “nefret dilinin” son bulması daveti yaptı.
‘KENDİ ORTAMIZDA ÇÖZEBİLİRDİK’
Haberde gerçek isminin kullanılmasını istemeyen Boğaziçi Üniversitesi son sınıf öğrencisi Semra, kendisini Müslüman bir genç bayan olarak tanım ediyor ve kamuoyuna yansıyan bildiriyi hazırlama sürecinde neler yaşandığını şöyle anlatıyor: “Sergideki o yapıtı birinci gördüğümde evet, ben de kırıldım. Lakin sonra sergiyi düzenleyen arkadaşlarımız durumu açıklayınca öğrendim ki, aslında eser çok büyük olduğu için rastgele bir yere yerleştirilememiş. Bu yüzden arkadaşlarımız yapıtı, üstüne basılmayacak bir formda ortaya koymuş. Sonrasındaki itirazlar gelince olağan üst asmışlar. Bu mevzuyu yaklaşık 15 bin kişilik kapalı Facebook kümemizde uzunca konuştuk. Sergiyi düzenleyen arkadaşlarımız, ‘Kırıldıysanız haklısınız, hiçbirimizin bu türlü bir gayesi yoktu’ diyerek özür diledi. Aslında biz bu bahisteki farklı niyetlerimizi kendi ortamızda tartışarak çözebilirdik fakat toplumsal medyada yayılması arkadaşlarımızın gösterilerek linç edilmesine neden oldu. Bu yüzden çok sayıda Müslüman öğrenci arkadaşımızın onayını ve takviyesini alan o bildiriyi yayımladık.
Boğaziçili Müslüman öğrencilerin de kayyum Rektör Bulu’ya karşı düzenlenen protestolara takviye olması, elbette barışçıl protestoları karalamak isteyenleri güç durumda bırakıyor. LGBT+ bireylerin linç edilmesine karşı çıkan biz Müslüman öğrencileri münafıklık ile suçlamak onlar için en kolay metot. Lakin bireylerin kalbini Allah bilir. Kişisel yanlışları varsa, o şahısla Allah ortasındadır.”
‘LİNÇ KÜLTÜRÜNE BÜSBÜTÜN KARŞIYIZ’
Bir öteki Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Merve ise “Ben bir Müslüman olarak yapıttan incinmedim ancak bundan rahatsız olan arkadaşlarımız oldu” diyor: “Biz Müslüman öğrenciler olarak böylesi bir linç kültürüne büsbütün karşıyız. Boğaziçi’nde herkes incindiği şeyi söyler ve uzlaşma tabanı oluşur. Bu yapıtla ilgili rahatsızlığımızı lisana getirdiğimizde, inanın kimse bize ‘Haksızsınız’ demedi. Tersine arkadaşlarımız, ‘Sizi anlıyoruz, keşke bunun önüne geçebilseydik ve birinci evvel kendi ortamızda konuşabilseydik’ dedi.
Şayet mevzuyu birinci evvel kendi ortamızda tartışsaydık, taraflar kesinlikle uzlaşıya varırdı ve hiçbir öğrenci ziyan görmezdi. Yapıtı toplumsal medyada ‘Müslüman’ kimliğiyle yayan ve LGBT+ kulübüne karşı oluşturulan tavrı destekleyen öğrenciler, kümelerden atıldı. Zira küme içerisinde birtakım arkadaşlar kendilerini tehdit altında hissetti. Bir kümede, sizden nefret ettiğini düşündüğünüz bireylerle birlikte yer almak istemeyebilirsiniz.”
‘MAKBUL MÜSLÜMAN SAYILMIYORUM’
Lisans ve yüksek lisans eğitimiyle birlikte dokuz yıldır Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitim gören Düş ise, “Müslüman bir öğrenci olarak LGBT+ öğrenci arkadaşlarımın insan haklarını savunduğum için, ‘makbul Müslüman sayılmıyorum” diyor: “Arkadaşlarımız da bizim üzere insan haklarına değer veren şahıslardan oluşuyor. Lakin ailelerimiz ya da toplumda yakın görebileceğimiz kimi etraflarda, LGBT+ arkadaşlarımıza bu dayanağımız olağan karşılanmıyor. Tırnak içerisinde kendi mahallemizde ötekileştiriliyor ve gereğince Müslüman görülmüyoruz. Kendimi bu mevzuda rahatsız hissediyorum ancak bu da bizi öteki nesillerden ayıran şey oluyor.
Başörtülü bir genç bayan olarak, bir şeyi temsil etmem gerektiği düşünülüyor. Onların aklındaki Müslüman imajından biraz olsun çıktığımızda ve itiraz ettiğimizde elbette zorbalığa maruz kalıyoruz. Size yanlış ve ıslah edilmesi gereken biri olduğunuz söyleniyor. Yani toplumdan en ufak bir farklılıkta ötekileştirilmemeniz için, Müslüman olmanız da kâfi olmuyor.” (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
