5 yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “çözüm sürecini bitirdiğini için bin pişman olduğunu” savunarak, “Çünkü o günden beri bir daha toparlayamadı. Kaybettiği meşruiyetini otoriterleşerek telafi etmeye çalıştı” tabirini kullandı.
Kısa Dalga’dan Beril Eski, Selahattin Demirtaş’la, tutuklu bulunduğu Edirne Kapalı Cezaevi’ne giderek yüz yüze röportaj gerçekleştirdi. Beril Eski cezaevinde Demirtaş’la karşılaştığı anları şöyle anlattı:
“Demirtaş ve avukatı Ramazan Demir savunma üzerine bir görüşme yaptıktan sonra beni odaya davet ettiler. Pandemi tedbirleri nedeniyle ortamızda bir cam vardı.
Tekrar pandemi yordamı, camın akabinde yumruklarımızı tokuşturduk ve mikrofon aracılığıyla birbirimizle konuştuk.
Birinci sefer şahsen tanıştığım Demirtaş, sevinçli ve moralli görünüyordu. Kendimi tanıttıktan sonra müellifliği ve son romanı Efsun üzerine konuştuk. Demirtaş’ın bilhassa Efsun’la ilgili son derece heyecanlı olduğunu, Efsun’a dair her yorumu ilgiyle ve merakla dinlediğini gözlemledim.
Kendisine iyi bakmaya çalıştığını, sabahları antrenman yaptığını ve hatta 10 kilo verdiğini söyledi. Cezaevinde tutulduğu 5 yıl boyunca, hücre arkadaşı Abdullah Zeydan dışında hiçbir tutuklu yahut hükümlüyü görmediğini, onlarla avukat görüşüne giderken dahi karşılaşamayacak halde tecrit edildiklerini belirtti.
Avukatlarından gelen sayfalarca belgeyi okumanın deneyimiyle sorularımın olduğu kağıdı cama yaslamamı istedi.
Cezaevinde gözlerinin bozulduğunu, o yüzden artık gözlük kullandığını söyledi. Sorularımı tek tek okudu ve her birine sabırla, itinayla ve samimiyetle karşılık verdi.”
Demirtaş, PKK’nın HDP’yi sözcüsü ya da temsilcisi olarak kabul etmediğini söyledi, “HDP, Kürt sıkıntısını ve PKK’yi en gerçekçi biçimde ve tahlile de katkı sunacak bir perspektifle tanımlarken, devletin resmi tarifiyle aykırı düştüğü için HDP’yi PKK ile eşitliyorlar. Ve muhakkak yanlış yapıyorlar” sözünü kullandı.
HDP’nin kapatılmasının ihtimal dahilinde olduğunu söyleyen Demirtaş, “Tek bir HDP seçmeninin oyu bile heba olmayacak biçimde, her türlü önlem alınıyor. Gerek Meclis seçiminde gerek de Cumhurbaşkanlığı seçiminde, HDP seçmeni rolünü oynayacaktır” diye konuştu.
Demirtaş, Beril Eski’nin “Son muhataplık tartışmalarından bahsetmek istiyorum. CHP’nin Kürt probleminde HDP’yi muhatap alacağı açıklaması üzerine Sezai Temelli “muhatap İmralı’dır” dedi. Siz de sadece Kürt sıkıntısında değil, her problemde muhatap olduğunu söylediniz. Neden parti nezdinde bu türlü bir muhataplık karmaşası var?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Ben HDP’de bir muhataplık karmaşası olduğunu düşünmüyorum. Bir parti kendini tüm problemlerin tahlilinin muhatabı olarak görmezse kendi varlığını inkar etmiş olur. Bunun yanı sıra, Kürt probleminin bir de silah ve şiddet boyutu olduğu için elbette öteki aktörlerin de tahlile dahil edilmesi gerektiğini söylemek HDP’nin muhataplığını inkar etmek yahut yadsımak manasına gelmez. HDP’de farklı düşünenler olabilir. Lakin kurumsal görüş kıymetlidir ve HDP kendini gerçek bir muhatap olarak ortaya koyarak hakikat bir tavır almıştır.”
“PKK eşittir HDP” diyenler hem yanılıyorlar hem de yanıltıyorlar. HDP, dayanak aldığı kitleler dışında hiç kimseyi temsil etmez, edemez. Hele silahlı bir yapıyı hiç temsil etmez. Onun siyasi kolu yahut uzantısı da değildir. HDP demokratik, siyasal çaba yürüten anayasal bir partidir. Bünyesinde de bütün halklar ve inançların temsiliyetini barındıran çoğulcu ve çok kültürlü bir siyasi yapıdır.
Demirtaş, “Sizce Erdoğan’ın temmuz ayında Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, son 5 yıldır birinci kere tahlil sürecini sahiplenen bir tabir kullanması dikkat çekti. Sizce bu durum yeni bir sürecin habercisi mi?” sorusunu da yanıtladı:
“Hayır, ben Erdoğan’ın başında yeni bir tahlil sürecinin olduğunu düşünmüyorum. Esasen açıkça, “Kürt sorunu yoktur” deyip duruyor. Kendince aslında olmayan bir sorun için ne diye bir tahlil süreci başlatsın ki?
Bununla birlikte, tahlil sürecini bitirdiği için Erdoğan’ın bin pişman olduğundan da eminim. Zira o günden beri bir daha toparlayamadı. Kaybettiği meşruiyetini otoriterleşerek telafi etmeye çalıştı. Aslında bünyesi demokrasiye karşı alerjik. Son beş altı yılda yeterlice savruldu ve geri dönülemez halde kaybetti. Artık ismi tarihe otoriter bir önder olarak yazılmış ve bitmiştir.”
SÖYLEŞİNİN TAMAMI
Gazete Duvar
