Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’a yaptığı ziyaret sonrası gazetecilere açıklamalarda bulundu. Büyükelçilerin tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın özgür bırakılması için yaptığı davet sonrası başlayan ‘istenmeyen kişi’ tartışmalarının akabinde, dış basına yansıyan “Türkiye Cumhurbaşkanı geri adım attı” yorumlarını kıymetlendiren Erdoğan, “Ben nasıl geri adım attım? Ben taarruzdayım. Benim kitabımda geri adım atmak yok” sözlerini kullandı. Erdoğan ayrıyeten, “Bizim atmış olduğumuz adım birilerine gövde gösterisi değil, yalnızca Türkiye’de vazife yapmakta olan büyükelçilerin Türkiye’nin iç işlerine müdahil olmaması manasındadır. Rastgele bir büyükelçi vazife yaptığı ülkenin iç işlerine müdahale yetkisine sahip değildir” diye konuştu.
Erdoğan’a yöneltilen sorular ve açıklamaları şöyle:
“Aziz Kardeşim, Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in davetine icabetle, Azerbaycan’a gerçekleştirdiğimiz günübirlik çalışma ziyaretini, verimli bir halde tamamladık. Kardeş Azerbaycan’ı son olarak haziran ayında ziyaret etmiştim. İlham Kardeşimle, Şuşa’nın akabinde bu kere da işgalden kurtarılan Füzuli ve Zengilan’da bir ortaya geldik. Ziyaretimizde, Azerbaycan’ın, işgalden kurtarılan topraklarında hayata geçirdiği yine imar ve kalkınma çalışmalarını yakından gördük. Bölgedeki ekonomik kapasitenin canlandırılmasına, ulaştırma çizgilerinin ihyasına ve yenilerinin inşasına dair faaliyetleri birlikte incelemiş olduk. Azerbaycan’ın başarılarıyla, en az Azerbaycanlı kardeşlerimiz kadar biz de memnun oluyoruz. Türkiye olarak, bu projelerin kesimi olduğumuz için gurur duyuyoruz.
Ziyaretimiz kapsamında, 8 ay üzere rekor bir müddette tamamlanan Füzuli Memleketler arası Havalimanı’nın açılışını, kardeşim Cumhurbaşkanı Aliyev’le birlikte gerçekleştirdik. Böylece kilit kıymetteki bir hava ulaştırma güzergahı, hayata geçirilmiş oldu. Bu havalimanı, yalnızca Azerbaycan için değil, Kafkasların geneli için de ulaştırma konusunda katma bedel sunabilecek potansiyele sahiptir. Azerbaycan’ın, bölgenin kalkınma önceliği istikametindeki iradesinin tezahürü olan ve çok kısa müddette tamamlanan bu değerli ulaştırma merkezinin faaliyete geçirilmesinde emeği bulunan herkesi tebrik ediyorum. Ziyaretim vesilesiyle, tekrar bölgedeki ulaştırma için kıymetli bir yere sahip olan karayolları inşasıyla ilgili çalışmaları da yerinde inceledik; bunların temel atma merasimine iştirak ettik. Şirketlerimiz tarafından bölgede sürdürülen karayolu inşaatı çalışmaları hakkında yetkililerimiz ve çalışanlarımızdan bilgi aldık. Türkiye olarak, bölgesel barış ve istikrarın tesisinde ulaştırma çizgilerinin kıymetini her vakit vurguladık.
Ziyaretim sırasında, bölgenin yine kalkındırılması emeliyle başlatılan akıllı tarım projeleri kapsamında, Zengilan’ı da ziyaret ettik ve buradaki Akıllı Tarım Yerleşkesinin temelini, kardeşim Sayın Aliyev’le birlikte attık. İşgalden kurtarılan bölgelerde, tarım üretiminin çağdaş ve sürdürülebilir prosedürlerle tekrar başlamasını, 30 yıla yakın süren işgalin etrafa verdiği tahribatın yaralarının sarılması bakımından önemsiyoruz. Azat edilen Azerbaycan topraklarının, yakın vakitte bölgede örnek birer üretim ve refah merkezi olacağına gönülden inanıyorum. Tüm bu alanlarda ilgili kurumlarımız, kuruluşlarımız ve firmalarımız Azerbaycanlı kardeşleriyle omuz omuza çalışıyor.”
IŞINSU TÜZ: Siz de tabir ettiniz, bölgede büyük bir değişim var. Türkiye’nin de takviyesiyle büyük bir kalkınma atağı yapılıyor, Füzuli Havalimanı açıldı. Zengezur Koridorunun da hayata geçirilmesi planlanıyor. Bütün gelişmeler bölgeyi, Türkiye’yi, başka ülkelerle bağlantılarımızı nasıl etkileyecek?
Şu an prestijiyle altyapı ve üst yapıda Türk firmalarının Azerbaycan’da çok önemli bir potansiyele sahip olduğunu görüyoruz. Şu an prestijiyle altyapı inşaatlarında Türk firmaları çok önemli işler almış durumdalar. İndiğimiz Füzuli Havalimanında 12 Türk firması Azerbaycanlı kardeşleriyle birlikte çalıştılar ve 8 ay üzere kısa bir vakitte burayı yetiştirdiler. Artık iki tane daha havalimanının inşası devam ediyor. Onların da hızla, 1 yıl içinde bitirileceği planlanmış vaziyette. Akıllı tarım dediğimiz olayda da şu anda ağır bir biçimde Türkiye-Azerbaycan birlikteliğiyle akıllı tarım yapılıyor ve bununla ilgili çalışmalar da yeniden kararlı bir halde devam ediyor. Bunun yanında hayvancılıkta da şu anda başarılı bir çalışmanın olduğunu şahsen gördük. Bu başarılı çalışmayla birlikte bir taraftan mayın paklığı de sürüyor. Mayından arındırılmış olan yerlerde şu an prestijiyle gerek Azerbaycan’a gerekse Türkiye’ye yönelik kazan-kazan temeline nazaran, tarım ve hayvancılık başlamış vaziyette. En az 5-10 bin kadar angus tipi hayvan buraya getirilmek suretiyle burada besi hayvancılığı cinsinden bir çalışmanın yapılacağını, bununla da bilhassa Azerbaycan’ın et ithalatını minimize edeceklerini bizlere söylediler. Bu da gösteriyor ki şu anda tarımda ve hayvancılıkta bu noktada çok önemli sıçrama olacak. Birebir biçimde altyapı ve üstyapıda yeniden Türkiye-Azerbaycan iş birliğiyle çok önemli kararlı bir adım atılmış vaziyette.
YÜCEL KOÇ: Gerek şahsınız gerek Sayın Aliyev Ermenistan’a kalıcı barış için masaya gelmesi davetinde bulunmuştunuz, hatta 6’lı bir kurul önermiştiniz; İran ve Gürcistan’ın da içinde olacağı. Bugün Ermenistan’a yönelik bu çağrıyı da tekrarladınız. Lakin İran son periyotta “İsrail’i buraya getirdiniz” mazeretiyle Azerbaycan’ı önemli biçimde tehdit ediyor; öbür taraftan da Ermenistan’la yeni iş birliği arayışlarına girerek güya sizin ve Sayın Aliyev’in eforlarını baltalamaya çalışıyor üzere bir manzara var. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
İlham Bey’le bu hususun da müzakeresini yaptık. İlham Beyefendi kararlı bir duruş içerisinde ve o kararlı duruşundan da rastgele bir taviz vermiyor. Dedi ki “Bizim İsrail’e yönelik verilmiş bir odunumuz yok. Biz İsrail’le her türlü mal mübadelesi içerisinde adım atabiliriz. Farklı ülkelerle nasıl adım atıyorsak, burada da birebir halde İsrail’le bu tıp bağlarımız vardır ve bundan sonra da olacaktır.” Bu hususlarda da ülkeler birbirlerinin karar düzeneklerini etkilememeli, etkileyemez. Temennimiz odur ki İran da burada aklıselim ile hareket ederse İran ve Azerbaycan ortasında rastgele bir problem yaşanmamış olsun.
NİLGÜN BALKAÇ: 10 büyükelçiden tansiyonu düşüren bir açıklama geldi. Aslında sizin yaptığınız bu çıkış Davos’taki “one minute” çıkışına benzeyen bir çıkış olarak nitelendirildi. Ne yaşandı bu süreçte? Biden ile görüşme öncesinde Amerika Birleşik Devletleri’nden geri adım mantığındaki adım, süreci nasıl etkileyecek bundan sonrası için, nasıl olmalı süreç?
Bizim atmış olduğumuz adım birilerine gövde gösterisi değil, yalnızca Türkiye’de misyon yapmakta olan büyükelçilerin Türkiye’nin iç işlerine müdahil olmaması manasındadır. Rastgele bir büyükelçi misyon yaptığı ülkenin iç işlerine müdahale yetkisine sahip değildir. Viyana Kontratının 41’inci hususunu bunların benden daha iyi bilmeleri lazım. Zira büyükelçilerin kendileriyle ilgili bu cins mukaveleleri adım adım uygulaması lazım, adım adım takip etmesi lazım. Kaldı ki sen Türkiye’de misyon yapıyorsun; Türkiye’de vazife yapan bir büyükelçi, Türkiye’nin bir kabile devleti olmadığını bilmesi lazım. Türkiye üzere bu türlü kadim bir tarihe sahip olan bu ülkede misyon yapan büyükelçi neyin nereye varacağını çok iyi bilmesi lazım. Şayet bunu bilmiyorsa Viyana Kontratının 41’inci hususunu onlara hatırlatmış olduk. Olay bu kadar kolay. Tabi Amerika’nın büyükelçisi de bu işe karıştığı için herhalde Biden nezaket gösterisinde bulundu ve birinci açıklama oradan geldi. Aslında Amerika’dan açıklama gelince öteki 9 tanesi de ona tabi olmak suretiyle bu iş böylelikle kapanmış oldu.
CANSIN HELVACI: Amerika Birleşik Devletleri ve büyükelçiler krizini konuşurken, bir yandan Amerika gazetelerinde birtakım manşetler gördük bugün. Sizinle ilgiliydi o manşetler; “Erdoğan krizden kaçtı, geri adım attı” gibi… Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben nasıl geri adım attım? Ben taarruzdayım. Benim kitabımda geri adım atmak yok.
DENİZ KİLİSLİOĞLU: 10 büyükelçiyle ilgili kriz bitti lakin bir taraftan da Avrupa Konseyi’ndeki süreç devam ediyor. Avrupa Kurulu Bakanlar Komitesi kasımın sonunda Türkiye’nin mukaveleyi ihlal edip etmediğine ait olarak bir süreç başlatabilir. Bununla ilgili olarak değerlendirmeniz nedir? Zira şayet bu tarihe kadar Osman Kavala özgür bırakılmazsa, AİHM’in vereceği bir görüş bu manada belirleyici olacak herhalde. Ne söylersiniz sanki? Beklentiniz nedir?
Benim rastgele bir beklentim yok. Benim yalnızca tek beklentim var; biz bildiğimizi okuruz. Kurul bildiğini mi okur; okusun. Onlar ne okuyor; dinleriz, görürüz. AİHM’inkini de Konsey’inkini de dinleriz; dinledikten sonra da biz üzerimize düşeni yaparız. Gereği neyse bunu yapacağız. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak bu makamda bulunduğum sürece üzerime düşen vazifesi dört dörtlük yaparım. Sanki şu ne der, bu ne der; bunlara hiç bakmam. Benim aldığım terbiye bu, yetişme biçimim bu. Ölene kadar da motamot bu istikamette devam ederim, devam edeceğim.
MUSTAFA YILDIZ: 10 büyükelçi hadisesi yaşanırken sizin duruşunuz, reaksiyonunuz, tutumunuz ortadaydı lakin örneğin CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere birtakım çevrelerden de “Nazikçe uyarıyorlar, bunlara neden reaksiyon gösteriyorsunuz?” üzere buna emsal açıklamalar geldi. Kimileri da “Non grata ilan etmek bizi yalnızlaştırır” dedikten sonra, onlar geri adım attıktan sonra da bunun bir diplomatik muvaffakiyet olduğunu söylemeye başladılar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunlardan biri de geçmişte Bakü’de büyükelçi olarak vazife yapmıştı, artık CHP’de güya siyaset yapıyor. İlham Bey’le konuşurken o bile “Ben bu adamı bir daha bu kapıdan içeri sokmam” dedi. Zira Azerbaycan’a da ihanet etti. Sen evvel bir kere büyükelçilik yaptığın ülkenin siyasetine saygılı olmayı öğren. Bunu öğrenmedi ki bu adam. Şu anda da rastgele işte nasıl olduysa siyaset yapıyor. Biz bu çeşit siyasetçileri cepten çıkarıyoruz. Bunların siyaseti öğrenmeleri için daha çok fırın ekmek yemeleri lazım. Bunlar büyükelçilik yapmış, siyasetçilik değil. Siyasetçilik öteki bir şey, büyükelçilik öteki bir şey.
ERDİNÇ ÇELİKKAN: Roma ve Glasgow’da dünya önderleriyle görüşeceksiniz, hem G20 hem BM İklim Tepesi kapsamında. Bilhassa ABD Lideri Joe Biden ile görüşmenizde hangi başlıklar masada olacak? Daha evvel ABD F-16 ile ilgili talebini iletmişti. Bu bahiste teknik görüşmeler sürüyor. Bu görüşmeler ne etapta? Biden’dan ne üzere taleplerimiz olacak?
Roma’nın gündemi ile Glasgow’un gündemi şu anda değişmiş üzere gözüküyor. Büyük ihtimalle Roma’da değil fakat Glasgow’da görüşmemiz olacak. Bu görüşmede de tabi ki en değerli hususumuz; malum bizim F-35 bahsimiz var. F-35’le ilgili olarak bizim 1 milyar 400 milyon dolarlık yapmış olduğumuz bir ödeme var. Bu ödemeyle ilgili olarak da tabi ki bunun bize geri ödeme planının nasıl olacağını kendileriyle görüşmemiz gerekecek. Bu bahiste mükaleme ne getirecek ne götürecek; onu kendileriyle görüşerek öğreneceğiz. Alt seviyede aldığımız birtakım bilgiler var. Bize F-16 verme konusunda gelen kimi bilgiler… Bize gelen bilgi, bunlarla bu işi ödeme üzere bir plan olduğu istikametinde. Bu gerçek mudur, değil midir; bunları kendilerinden öğreneceğiz. En üst seviyede de bunu tabi benim Sayın Biden ile konuşmam isabetli olacaktır. Şayet böyleyse ona nazaran bir mutabakat yoluna gitmiş olacağız.
FAZLI ŞAHAN: MHP Önderi Sayın Devlet Bahçeli ile evvelki bir görüşme gerçekleştirdiniz. Bu görüşmede Siyasi Partiler Kanunu ve yeni Anayasa çalışması gündeme geldi mi? Cumhur İttifakı olarak bu ortak teklifinizi ne vakit kamuoyuyla paylaşacaksınız? Tarih, takvim aşikâr mi?
Tarih, takvimden öte bizim şu anda Cumhur İttifakı ile müşterek attığımız adımı Sayın Genel Lider ile görüşme imkanımız oldu. MHP’den Anayasa çalışmasıyla ilgili hazırlıklar bize gelmişti. Bu bizim çalışmalarımıza da birebir halde bir takviye oldu. Onu da aslında planlıyoruz, kıymetlendiriyoruz. Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Kanunu’yla ilgili de Feti Bey’in bizim arkadaşlara vermiş olduğu çalışma metni de arkadaşlarımızın elinde. Burada bilhassa yüzde 5, yüzde 7 sorunu gündemdeydi. Bu bahiste Devlet Beyefendi, benim yüzde 7 teklifimi kendileri de motamot kabul ettiler. “Bu noktada siz nasıl uygun görüyorsanız bizim için o kabuldür” dediler. Münasebetiyle bu yüzde 7 probleminin Kanunda bu halde olmasını bizler de arkadaşlarımıza söyleyeceğiz. Onun üzerinden hareket edeceğiz. Öbür tarafta tabi Anayasa ile ilgili çalışmalarımız da motamot devam edecek. Arkadaşlarımız bu çalışmayı büsbütün bitirdikten sonra o da Meclis gündemine gelecektir. Ancak biz de tabi Meclis’te bir altyapının olmasının gereğine inanıyoruz. Bu bahiste gönül dilek ediyor ki Meclis’teki öteki siyasi partiler de buna hazır olsunlar, onlar da bu hususta “Tamam biz de yaparız” desinler lakin şu anda onlardan aldığımız ses seda tam bilakis, bu türlü bir şey yok.
ESRA ELÖNÜ: Son vakitlerde bilhassa ulusal olan bütün kurumlar atak altında. Bunlar içerisinde TÜGVA da var; TÜRGEV de ENSAR da var. Çok önemli iftiralar atıldı, çok önemli hücumlar yapıldı. Bu vakıflar neden akın altında?
Bay Kemal ve yandaşları bir kere hukuk tanımaz bir güruh. Diyelim ki TÜGVA 10 yıllık bir mutabakatla adadaki bu yeri kiralamış. Mutabakat 10 yıllık bir mühlet tanıdığı halde daha üçüncü yıldayken kalkıp bunların kiraladıkları yeri zabıtalarla basıp oradan bütün demirbaş eşyalarına varıncaya kadar hepsini dışarı atma uğraşları bir kez bunların tıynetini göstermektedir, bunların cibilliyetini göstermektedir. Bu hususla ilgili de açıklamaları ilgili bütün arkadaşlarım yaptılar, yapıyorlar. Birebir şey TÜRGEV için geçerli, birebir şey ENSAR için geçerli. Her türlü iftirayı attılar, her türlü palavra dolanı söylediler. Bu bir şeyi gösteriyor, bunların ne kadar hukuk tanımaz olduğunu ortaya koyuyor. Şayet bunlarda hukuka hürmet olsa, esasen bu türlü bir adımı da atmazlar, atamazlar. Bu bir şeyi daha söz ediyor, Allah bunların eline bu milleti düşürmesin. Bunların eline bu ülke kalacak olursa, bu ülkede nelerin olacağını, olabileceğini artık düşünün. Bunların yapmayacakları iş yok. İnsanların sırtındaki ceketi bile alır bunlar. Öteki bir şey söylememe gerek var mı?
SİNAN BURHAN: Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Lider Yardımcısı Seyit Torun, “Biz belediyeler olarak hükümetten eşit kaynak alamıyoruz, Belediyeler Birliğinden alamıyoruz” üzere CHP’li belediyelerin ayrımcılığa tabi tutulduğu tarafında bir basın toplantısı yaptı. Hizmet üretemeyişlerinin bir mazereti mi oluyor bu? Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hepsi palavra. Bir kez yasal olarak belediyelerin hakları neyse bu haklarını Vilayetler Bankasına yönelik olanı oradan, Hazine Maliye’den almaları gerekeni oradan hiç istisnasız katiyetle alıyorlar. Bunlar bu parayı almamış olsalar ayakta duracak mecalleri kalmaz, maaş ödeyemezler, yatırım yapamazlar, o derece önemli manada düşünceye girerler. Bütün bunları aldıkları içindir ki bu kadar rahat sağa sola parayı dağıtıyorlar. Bu dediğiniz isim demek ki ne maliyeyi biliyor ne vergi denilen olayı biliyor ne de belediyelerin hangi kaynaklardan nasıl gelir elde ettiğini biliyor. Bunların hiçbirini bilmiyor. Evvel bunu öğrensin. CHP’li belediyelerde hizmetlerin ne kadar aksadığını, ne kadar eksik olduğunu herkes görüyor.
Artık biz Ankara’da Atatürk Kültür Merkezini Millet Bahçesine dönüştürdük. Ankara’nın göbeğine 637 bin metrekarelik harika bir Millet Bahçesi yaptık. Hakikaten çok çok hoş bir yer oldu. Onun açılışını perşembe günü yapacağız.
HALİME KÖKÇE: Bugün TBMM’de TSK’nın terörle gayret için hudut ötesine operasyon yapmasına müsaade veren tezkere geçti. Lakin CHP küme kararı olarak “hayır” oyu verdi tezkereye. Daha öncesinde de HDP eş liderlerinin tezkereyle ilgili “hayır” oyu verilmesi daveti vardı CHP’ye. Bir manada HDP’nin davetine olumlu karşılık vermiş oldular. “CHP yerli, ulusal değil” diyoruz lakin bu çok sembolik oldu açıkçası. Gerçekten CHP’li seçmeni bile şaşırtacak kadar bir durum. Zira halihazırda Türkiye sonun ötesinden terör tehdidiyle muhatap. Sizin değerlendirmenizi merak ediyoruz.
Bunlardan farklı bir şey beklenir mi ki… CHP ve HDP’nin verecekleri oy zati aşikardı. Bunlar cibilliyetlerinin gereğini yaptılar. Orada yalnızca İP farklı bir karar ortaya koymuş oldu lakin HDP ile CHP orada zillet ittifakı olarak cibilliyetlerinin gereğini yaptılar. Biz terörle çabayı onların dayanağını alarak değil, onların dayanağının büsbütün dışında esasen sürdürüyoruz. Bundan sonra da yeniden tıpkı kararlılıkla terörle gayretimizi sürdüreceğiz. Hiç tasanız olmasın, terörle gayrette millet bizimle bir arada. Ordumuz, jandarmamız, bu noktada bizlerle birlikte. Biz terörle gayretimizi kararlı bir biçimde de Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Bestler-Dereler’de, hudut ötesinde, hudut berisinde her yerde sürdürüyoruz. (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
