Gazeteci Murat Ehil, ‘Erdoğan’ın açıkladığı ıslahat planı mı, niyet beyanı mı?’ başlıklı yazısında açıklanan paketin yapısal ıslahat gereksinimini karşılamaktan uzak olduğunu belirtti.

Yetkin’in yazısından bir kısım şöyle:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2 Mart’ta açıkladığı Hareket Planı ne kadar insan hakları ıslahatı sayılırsa, 12 Mart’ta açıkladığı da o kadar iktisatta beklenen yapısal ıslahat sayılır.

Erdoğan’ın 2 Mart’ta açıkladığını Yargıda İdari Islahat ismi altında söylese daha yanlışsız bir karşılığı olurdu. Lakin giriş kısmına BM’nin İnsan Hakları Üniversal Bildirgesindeki unsurları birinci kez kendi söylüyormuş üzere ekleyerek aslında Türkiye kamuoyuna değil, ABD ve AB’ye “üstüme gelmeyin, düzeltiyorum işte” bildirisi verdi. 12 Mart’ta da aslında dört ay evvel, 12 Kasım’da verdiği iktisat ıslahatı kelamını fiyat görünmek için bir dizi yapısal dayanak adımını bir ortaya toplayıp alt alta sıralayarak ıslahat olarak sundu. Böylece iç ve dış yatırımcıya da “işte sizinle konuşarak attık adımları, daha fazla zorlamayın” der üzereydi.

Cumhurbaşkanının 12 Mart ekonomik hareket planı “Bunları vaktinde yapmamız gerekirdi, ancak artık yapmaya niyet ettik” manasına da yorulabilir. Yoksa lisanımıza Batı’dan giren ıslahat sözcüğünün, eski kullanımıyla inkılap, yine şekillendirme, tekrar yapılandırma olduğunu herkes biliyor.

TÜSİAD Lideri Simone Kaslowski’nin, kendileriyle de danışıldıktan sonra ilan edilen pakete takviye bildirisinde “uygulama süreci aciliyet taşımaktadır” tabiri, aslında “güzel kelamlar lakin bir an evvel uygulanmazsa karşılığı yok” manasına geliyor.
Bu da öteki bir alanda dış siyasette, AB’den duyduğumuz “Yunanistan’la görüşmeye başladınız fakat devamı gelsin” beyanlarını çağrıştırıyor.

YAZININ TAMAMI

Gazete Duvar