ANKARA – Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı genişleme çalışmalarını sürdürürken solda da yeni bir ittifak için çok sayıda temas yürütülüyor. Bir tarafta Emek Partisi, SOL Parti ve Türkiye Komünist Partisi’nin ‘Halk İttifakı’ için yaptığı çalışmalar sürerken bu partilerden bağımsız olarak Türkiye Personel Partisi de çeşitli sol-sosyalist parti ve örgütlerle görüşmeler gerçekleştiriyor. Geçtiğimiz aylarda “Tutum Belgesi”ni açıklayan HDP de çok sayıda siyasi partiyi ziyaret ederek ‘Demokrasi İttifakı’ daveti yaptı. Solda 3. Yol/İttifak arayışına dair bu temaslar önümüzdeki aylarda da devam edecek.

Türkiye Emekçi Partisi (TİP) Genel Lideri Erkan Baş’a nazaran solda ittifak arayışını yürüten partilerde “üçüncü bir ittifak” milyonların talebi olarak gündeme geldi. Bugüne kadar HDP, EMEP, SOL Parti, EHP ve SMF ile görüştüklerini, görüşmelerin Halkevleri, TÖP ve Devrimci Hareket ile devam edeceğini belirten Baş, “Parlamento seçimlerinde saydığım toplumsal kısımların ve onların siyasi temsilcilerinin bir ortaya gelerek bir 3. ittifak oluşturabileceğini görüyoruz” dedi.

‘AKP-MHP İTTİFAKI ÇOK UZUN BİR MÜDDETTİR GÜNDEM BELİRLEYEMİYOR’

Geçen hafta CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmenin de içeriğini anlatan Baş, CHP’nin “kendi sağıyla” bir ittifak arayışı içerisinde olduğunu, kendilerinin ise emeği, Kürtleri, bayanları, laikliği temsil eden bir ittifaka muhtaçlık olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Baş, “Bu görüşlerimizi Sayın Kılıçdaroğlu ile de paylaştık ve toplumsal muhalefetin güçleri olarak kendilerinden ana muhalefet rolünü devralmaya hazırlandığımızı belirttik” dedi.

TİP Genel Lideri Baş’ın, iktisattan Cumhur İttifakı’nın durumuna, ittifak çalışmalarından muhalefetin tek aday çıkarma muhtemelliğine kadar, Gazete Duvar’ın sorularına cevapları şöyle oldu:

‘İKTİDAR BLOKUNDA SUYUN KAYNAMAKTA OLDUĞU ANLAŞILIYOR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 50+1’i sorun olarak gördüğünü öğrendik. Bir çıkış arayışı olduğu değerlendirmeleri yapılıyor. Sizce bir revizyon kapısı aralanır mı, tavrınız ne olur? Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan 50+1’i eleştirirken MHP önderi Devlet Bahçeli sahip çıktı ve ikili bir görüşme gerçekleştirdi. Sizce Cumhur İttifakı’nda bir kriz mi var?

Saray’ın gündemiyle halkın gündemi farklı. Gerçeklikle bağını büsbütün koparmış bir iktidarla karşı karşıyayız. İsmini koymak gerekirse, halk ekonomik manada, adalet manasında, özgürlükler manasında bir kriz yaşarken, Ankara’da da bir idare krizi yaşanıyor. Yönetemiyorlar, tahminen de artık bir müddettir yönetmek istemiyorlar. Manzara şu: Önceliği yönetmek olan bütünleşik bir iktidar yapısı yok. Bunun yerine, yaşanacak büyük kırılmaya kendi ismine hazırlık yapan birçok kliğin Saray şemsiyesi altında yan yana durduğu bir tablo var. Hal bu türlü olunca yüzde 50+1 de sorun, yüzde 50 de sorun… Hatta, AKP’nin MHP’yi, MHP’nin de AKP’nin getirdiği yükleri nasıl taşıyacağı, giderek daha büyük bir sorun olarak karşılarına çıkacak. Herkesin kendi sıkıntısına düştüğü bir ortamda, büyük resme bakabilen, yaşanan krizi anlayabilen biri var mıdır, bilmiyoruz. İktidar blokunda işlerin hiç iyi gitmediği, iç münasebetlerinde şimdi bir kriz ismini vermesek de suyun kaynamakta olduğu anlaşılabiliyor. Bunu, daha yeni faiz konusunda Tayyip Erdoğan’ın sarf ettiği kelamlardan dahi görebiliyoruz.

‘ARTIK BU REJİM BİR GÜN DAHİ VARLIĞINI SÜRDÜREMEZ’

Cumhur İttifakı seçimler için 2023 yılını işaret ediyor. Sizin erken seçim beklentiniz var mı?

Tayyip Erdoğan’ın çok istikametli bir kriz ortamında seçimlere gitmek istemeyeceğini kestirebiliriz. Fakat, böylesi kriz periyotları, iplerin bir anda elden kaçabildiği, görece denetimsiz süreçleri de beraberinde getirebilir. Bu nedenle, objektif olarak baktığımızda, seçimlerin olağan takvim olan Haziran 2023 değil de daha erken bir tarihte yapılmasını, şartların bu halde gelişmesini beklemek daha gerçekçi görünüyor. Halkın talebi ise seçimlerin çabucak yarın düzenlenmesidir. Artık bu rejim bir gün, bir an dahi varlığını sürdüremez.

‘YENİDEN KURULUŞ SOL-SOSYALİST BEDELLER TEMELİNDE MÜMKÜN’

CHP başkanı Kılıçdaroğlu ile bir görüşme gerçekleştirdiniz. Ziyaretinizin maksadı neydi? Neler konuşuldu?

Türkiye Personel Partisi olarak, geçen ay “Kurtuluş ve Kuruluş için Bir Yol Var” başlıklı bir deklarasyon yayımladık. Deklarasyonda, Türkiye’nin bir an evvel “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ismi verilen ucube sistem ile hayatını sürdüren Saray Rejimi’nden kurtulması gerektiğini; kurtuluşun lakin hem bu rejim hem de onu doğuran temellerle hesaplaşmakla mümkün olacağını; parlamenter sisteme geçişin gerek şart olduğu lakin halkın idareye iştirakini gerçek biçimde sağlayacak sistemler olmadan kâfi olmayacağını; bir tekrar kuruluşun lakin sol-sosyalist pahalar temelinde mümkün olabileceğini tabir ettik. Bu çerçevede, toplumsal demokrasiden sosyalistlere kadar pek çok partiyle ve demokratik kitle örgütleriyle görüşmeler yapıyor, yaklaşımımızı paylaşıyoruz. CHP heyeti ile görüşmemiz de bu çerçevede yapılmıştır.

‘ANA MUHALEFET ROLÜNÜ DEVRALMAYA HAZIRLANDIĞIMIZI BELİRTTİK’

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve başka parti yöneticileriyle de hem siyasi duruma hem de seçimlere ait görüş alışverişinde bulunduk. Cumhurbaşkanlığı seçiminde, bir tek adam rejiminin devamına yol açacak yaklaşımların yanlış olacağı, kimsenin kendi dar çıkarlarını, parti yahut küme çıkarlarını memleketin çıkarlarının önüne koymaması gerektiği konusundaki fikirlerimizi aktardık. Ayrıyeten, CHP’nin kendi sağıyla bir ittifak arayışında olduğu görülüyor. Biz ise bu tabloda emeği, bayanları, gençleri, etraf hareketini, Kürtleri, eşitliği, özgürlüğü, barışı, adaleti, laikliği temsil eden bir ittifakın milyonların talebi olduğunu tespit ediyoruz. Bu görüşlerimizi Sayın Kılıçdaroğlu ile de paylaştık ve toplumsal muhalefetin güçleri olarak kendilerinden ana muhalefet rolünü devralmaya hazırlandığımızı belirttik. Samimi ve birbirini anlamaya çalışan iki taraf vardı. Görüşme de bu olgunluk içinde gerçekleşti.

‘ÇOK SAYIDA SOL PARTİYLE GÖRÜŞMELERİMİZ SÜRÜYOR’

Bir müddettir Emek Partisi, Türkiye Komünist Partisi ve SOL Parti de seçimler için bir ittifak çalışması yapıyor. Türkiye Emekçi Partisi ile de görüşme gerçekleştirildi. Bu görüşmelerin ana gündemi neydi? Bu ittifak içerisinde mi yer alacaksınız?
Memleketin geleceği ile ilgili önemli telaş taşıyan çok sayıda sol parti, sendika ve kitle örgütüyle görüşmelerimiz sürüyor. Bir kısmını biz ziyaret ettik, bir kısmı bizi ziyaret etti lakin söylediğiniz üzere bir görüşme olmadı. Nasıl bir çalışma içinde olduklarına ait detaylı bir bilgimiz yok.

‘SEÇİMLER KIYMETLİ, SONRASI DAHA DA ÖNEMLİ’

HDP’yle de geçtiğimiz günlerde görüşmeniz oldu. HDP ile ittifak hazırlığı içerisinde misiniz? Masada siyasi partilerin kendi logolarının oy pusulasında yer aldığı bir ittifak arayışı mı var?
Amacımız Türkiye siyasetinde güçlü bir taraf yaratmak. Ufku seçimlerin ötesine geçen bir yaklaşıma sahibiz. Seçimler değerlidir lakin hem seçimlere kadar giden süreç hem de sonrası tahminen daha da değerlidir. Bu taraf içinde, diyelim ki bu üçüncü ittifak içinde siyasi partilerin varlığı gerekli ve kıymetlidir. Fakat en az onun kadar değerli olan, alın terine kastedilen işçilerin, özgürlüğe hasret kalmış bayanların, geleceği ellerinden alınmış gençlerin, onlarca yıllık emekleri yok sayılan emeklilerin, traktörlerini dahi kredi borçları nedeniyle kaybetmiş köylülerin, barış umutları her gün biraz daha tüketilen Kürtlerin, eşit yurttaşlık isteyen Alevilerin, alenen düşman hukuku uygulanan LGBTİ+’ların, etraf gayreti veren yurttaşların, aydınların, bilim insanlarının, sanatkarların özne olabilmesini sağlamaktır. Onların temsiliyetini ve bir aradalığını başarabildiğimizde gerçek bir halk ittifakı kurmuş oluruz. Görüştüğümüz tüm dostlarımıza bu ittifakı kurmanın mümkün olduğunu anlatıyoruz ve görüyoruz ki herkesin benzeri bir kanısı var. Niyet ortak olduğunda ayrıntılar da rahatlıkla çözülebilir. Sol-sosyalist güçler fakat bu türlü bir ittifak ile Saray Rejimi’nin akabinde el birliğiyle hayata geçireceğimiz tekrar kuruluşta gerçek bir kuvvet haline gelebilir.

‘MİLYONLARIN 3’ÜNCÜ İTTİFAK BEKLENTİSİ VAR’

Şu ana kadar HDP, Emek Partisi, Sol Parti, EHP (Emekçi Hareket Partisi), SMF (Sosyalist Meclisler Federasyonu) ile görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerimizin Halkevleri, TÖP, Devrimci Hareket ile devam etmesini umuyoruz. Yaptığımız tüm görüşmelerde bu perspektifi paylaştık. Mümkün olduğunca şeffaf bir biçimde görüşlerimizi lisana getirdik. Parlamento seçimlerinde üstte saydığım toplumsal kesitlerin ve onların siyasi temsilcilerinin bir ortaya gelerek bir 3. ittifak oluşturabileceğini görüyoruz. Daha kıymetlisi, milyonlarca yurttaşımızın bu türlü bir beklenti içinde olduğunu, yaptığımız yurt seyahatlerinde anlayabiliyoruz. Halk, bir sefer daha yeni bir tek adam rejiminin kurulmaması için inisiyatifi eline almak istiyor. Meclis’ten işçi düşmanı yasa geçirilmesini engelleyebilecek bir güç görmek istiyor. Etraf katliamına direnecek bir güç oluşturmak istiyor. Bu yalnız Meclis yoluyla olmayacak elbette. Lakin halk inisiyatif aldığında, kendi ittifakını kurduğunda, bunun Meclis’te de çok güçlü bir karşılığının oluşabileceğini artık herkes görüyor.

KARMA MODEL

Bu ittifak seçim sürecinde nasıl ete kemiğe bürünebilir?
Seçimler kelam konusu olduğunda, bu iş, seçim yeterliliği olan partilerin kendi amblemleriyle ittifaka girmesi, yeterliliği olmayan yahut farklı nedenlerle tercih etmeyen partilerin ittifak hukuku içerisinde öteki partilerin listesinden aday göstermeleri üzere karma bir modelle hayata geçirilebilir. Şu anki ittifak sistemi buna müsaade veriyor. O vakit hem ittifakın güçlenmesini, hem de kendi partilerimizin taleplerini ve özgün kimliklerini koruyarak ilerlemenin yolunu bulabiliriz. Kimin nerede ne kadar gücü varsa, bunu ortak gücümüz haline getirmenin formülünü bulmak hiç güç değil. Dahası, toplumsal çabanın bütün güçleri kendi temsilcileriyle, güç ve yaratıcılıklarıyla bu ittifakın kurucu ögesi haline gelebilir. Türkiye’nin toplumsal çaba geleneği ve birikimi bu yeteneğe, akla ve güce sahiptir. Böylelikle milyonların takviyesini ve gücünü gerisine almış, Meclis’te de birden çok kümeyle temsil edilen bir ittifak yaratmaktır. Bu mümkün ve gereklidir.

‘BİRİLERİ KARŞIMIZA ERDOĞAN’IN YERİNE TEK ADAMLAR ÇIKARIRSA BİLE BİLE LADES DEMEYECEĞİZ’

Muhalefet cephesinde ‘ortak aday’ konuşuluyor. Bu hususta sizin tavrınız nedir? Adayla ilgili kırmızı çizgileriniz var mıdır? Bunlar nelerdir?
Tayyip Erdoğan ve onunla birlikte tek adam fikri, halka karşın Saray Rejimi ile ülke yönetim etme fikri ağır bir hezimete uğramalıdır. Bu, memleketin geleceği, yurttaşlığın tesisi, halkın iradesi için en önemli imtihanlardan biridir. Türkiye Emekçi Partisi, bu açıdan, üzerine düşen sorumluluğun farkındadır ve ona nazaran hareket edecektir. Fakat birileri karşımıza, Erdoğan yerine geçecek tek adamlar, onun yarattığı karanlığı tekrar doğuracak isimler çıkarırsa, bile bile lades demeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçimi, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen ucubeden, onun temsil ettiklerinden kurtulma gayretinin bir kesimi haline gelebildiğinde ortaklaşmak mümkündür. Cumhurbaşkanlığı seçimine diğer biçimde yaklaşıldığını gördüğümüz anda ise gerekli cevabı üretmekte tereddüt etmeyiz. Bu sürecin olgunlaşması için biraz müddet gerekeceğini görüyoruz. Ayrıyeten, Türkiye’de, uğraş eden, rejime direnen halk bölümleri içinde yeni bir siyasi gücün şekillenmesi de bütün hesapların tekrar yapılmasını sağlayacaktır. Biz işimize odaklanırsak, tablo sadeleşir.

‘HALKIN GÜNDEMİ HER YERDE ORTAK’

TİP milletvekilleri alanda. Saha size ne anlatıyor? Toplumun şahit olduğunuz meseleleri ve talepleri nelerdir?
Türkiye Personel Partisi vekilleri, merkezi ve mahallî yöneticileri, üye ve örgütleri olarak alandayız. Pek çok vilayet ve ilçeye ziyaretler yapıyoruz. Bizim ziyaretlerimizin ötesinde zati onlarca vilayet ve yüzlerce ilçede örgütlerimiz çalışıyor, yurttaşlarımızla birlikte faaliyetler örgütlüyor. Bize dayatılanların ötesinde bir yolun daha var olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Başarılı da olduğumuza inanıyoruz. Halkın gündemi ise çabucak her yerde ortak. Fakirleşme, adaletsizlik, özgürlüklerin darbe alması, ayrımcılık, liyakatsizlik, düşmanlaştırma siyaseti tüm yurttaşlarımızın en temel problemleri.

Yurttaşlarımız bu tabloda TİP’in ve genel olarak siyasi gayret içinde olanların kendi kederlerine deva olmasını, hiç değilse kendi seslerini haykırmalarını istiyor. Biz ise hem bu talepleri, bu kaygıları mümkün olan en gür formda haykırmaya çalışıyoruz hem de yurttaşlarımıza, meselelerin lakin kendilerinin de siyasi gayretin bir kesimi olmasıyla çözülebileceğini anlatıyoruz. Bunun dışında, TİP’in Türkiye ve dünya hasretini birlikte tartışıyor, kurtuluş ve kuruluş için birlikte yol arıyor, halkın iştirakine açık bir parti olmaya çaba ediyoruz. TİP’in geçmişten bıraktığı en değerli miras, fakir işçinin, köylünün gerçek siyasi temsilcisi olabilmesiydi. TİP bugün de geleceğe birebir mirası bırakmak istiyor. Türkiye’nin istikametini halk tayin etsin istiyoruz.

Gazete Duvar