Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun, “Bugün karşı karşıya olduğumuz en büyük tehditlerden biri dijital faşizmdir. Dünyanın makul bir bölgesinde kümelenmiş bir avuç şirket, ‘hakikatin tekelini’ ellerinde tuttuğunu argüman ediyorlar. Gerçek karşısında susmayacağız, haykıracağız” dedi.
Fahrettin Altun, Anadolu Yayıncılar Derneğince, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen Dijital Dünya Çalıştayı’nın açılışında konuştu. Dijitalleşme sürecinin medya alanındaki yan tesirlerinden birisinin haberciliğin tıklanma sayılarına ve okunma müddetlerine indirgenmesi, böylelikle sansasyonel içeriklerin kamu faydasının önüne geçmesi olduğunu anlatan Altun, şunları söyledi:
“Sansasyonun, kamu faydasının önüne geçmesi ise medyanın demokratik rejimlerde oynadığı kritik rolü zayıflatan bir ögeye dönüşmüş durumda. Medyada bugün 5N1K kuralını hatırlayan var mı? Sürat, tıklanma, sansasyon, tiraj, reyting… Bunların merkeze alındığı, gerçek haberin, kamu faydasının ikinci planda tutulduğu bir medya eko-sisteminden bahsediyoruz. Biz bugün Türkiye’de, Bağlantı Başkanlığı olarak bu sorunu çözmek için elimizden gelen çabayı gösteriyor, bu noktada medya kesimimizle iş birliğimizi sürdürüyoruz.”
Bugün karşı karşıya olunan en büyük tehditlerden birinin dijital faşizm olduğunu söyleyen Altun ‘Dünyanın belli bir bölgesinde kümelenmiş bir avuç şirketin hakikatin tekelini’ ellerinde tuttuğunu tez ettiğini belirterek şöyle dedi: “Bu tez milletin seçilmiş temsilcilerine sorgusuz sualsiz sansür uygulamaya kadar varan bir cüretkarlıkla birleşmiş durumda. Bu tıp antidemokratik uygulamaların legalleştirilmesi için ellerinden gelen çabası ortaya koyuyor, her çeşit manipülasyonu yapıyorlar. Böylelikle bir küme özel şirket, kamunun bilgiye erişimi noktasında hem avukat hem savcı hem hakim vazifesini üstleniyor. Bu gidişatın ne kadar sıkıntılı olduğu açıktır.”
Dijital faşizmin bir öteki ögesinin da tabir özgürlüğü ve tolerans üzere kavramların dejenere ve politize edilmesi olduğunu belirten Altun, “Açık ve net bir biçimde vurgulamak istiyorum. Ortada apaçık bir ikili standart var. Bakınız, global şirketler ne yapıyor? Bir yandan siyasetçileri ‘şiddeti teşvik ettiği’ gerekçesiyle susturuyorlar. Öte yandan birebir global şirketler, terör propagandasına ortak olmaya, bunu da bile isteye yapmaya devam ediyorlar. Hakikaten ABD ve AB’nin terör listesindeki PKK’nın yahut 15 Temmuz’da 251 pak insanımız şehit eden FETÖ’nün elebaşıları, toplumsal medya platformlarında serbestçe propaganda yapmaya devam ediyorlar. Buna ilaveten ülkemiz terör örgütleriyle kontaklı hesapların kapatılmasını istediğinde otoriterlikle ve tabir özgürlüğüne hürmet göstermemekle itham ediliyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘VATANDAŞI AŞIRILIKTAN KORUMAK DEVLETİN GÖREVİ’
Dijital faşizmin bir öbür boyutunun da bir avuç şirketin “özgürlük” ismi altında kendilerini kanunların üzerinde pozisyonlandırma çabası olduğunu belirten Altun, şöyle konuştu:
“Bildiğiniz üzere Türkiye Cumhuriyeti olarak bu bahiste düzenleme yapmaya uğraş ettiğimiz için içeride ve dışarıda fevkalâde bir baskıyla karşı karşıya bırakıldık. Son derece makul olan taleplerimiz, söz özgürlüğüne taarruz olarak lanse edildi. Açıkçası bu süreçte birtakım muhalefet temsilcileri de bu global şirketlerin maaşlı sözcüleri üzere mesai yaptı. Biz bu süreçte hem Türkiye hem de dünya için yanlışsız bir iş yaptığımızın şuuruyla sağlam durduk. Her türlü baskıya göğüs gerdik. Dünyanın hiçbir yerinde sınırsız özgürlük diye bir şey olamayacağını söyleyip, egemenliğimize hürmet gösterilmesini istedik. Sonuçta legal taleplerimizin ilgili şirketler tarafından kabul edilmek zorunda kalındığını daima birlikte gördük.
Birebir halde, özgürlük ve müsamaha üzere kavramların hiçbir halde eşcinsellik propagandası için yozlaştırılmasına, bu yolla ailelerimizin ve çocuklarımızın amaç alınmasına kesin olarak karşı çıkıyoruz. Vatandaşlarımızı her türlü aşırılıktan korumak devletin en önemli vazifesidir. Bu tıp çirkinliklerin bilhassa gençlere olağan bir şey üzere sunulması, toplumsal sistemimize ve milletimizin asil karakterine yapılmış bir taarruzdur. Bugün bu mevzuda birilerine güzel görünmek için en ufak taviz verilmesi, gelecekte çok daha önemli sıkıntılarla karşılaşmamıza neden olacaktır. Buna müsaade vermiyoruz, vermeyeceğiz.” (AA-ANKA)
Gazete Duvar
