ANKARA – Çorlu ailelerinin, “Toplantı ve şov yürüyüşünde görevlendirilenlerin misyonlarını yapmalarına mani olma” suçlamasıyla yargılanmalarına devam ediliyor.

Çorlu’da 25 kişinin vefatına neden olan tren kazasında yakınlarını kaybedenlerin ve yaralananların 12 Haziran 2019’da Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde tutmak istediği ‘Adalet Nöbeti’ne polis saldırdı ve yapılmak istenen açıklama engellendi.

AYM önünde yaşananların akabinde Çorlu aileleri ve avukatları hakkında, “Toplantı ve şov yürüyüşünde görevlendirilenlerin vazifelerini yapmalarına mani olma” suçlamasıyla açılan davanın dördüncü duruşması Ankara 50’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.

Sıhhiye’deki 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi Duruşma Salonunda görülen duruşma öncesi şikayetçi polisler, Çorlu aileleri ve avukatlar kimlik denetimiyle duruşma salonuna alındı. Duruşmayı takip etmek isteyen basın mensupları ise duruşma salonuna alınmadı. Gazetecilerin duruşma salonuna alınmamasının münasebeti sorulduğunda birinci olarak “Hakime hanım istemiyor” karşılığı verildi. Basın mensuplarının, “Duruşma kamuoyuna açık” itirazının akabinde da, “Yer yok” cevabı verildi.

ŞİKAYETÇİ POLİSİN AİLELERE GÜLMESİNE REAKSİYON GÖSTERİLDİ

Duruşmanın başlamasından yarım saat sonra, yalnızca iki basın mensubunun duruşma salonuna alınabileceği söylendi. Basın mensuplarının itirazları sonrası tüm basın mensupları duruşma salonuna alındı.

Sanık sandalyesindeki Çorlu ailelerinin avukatları AYM önünde neden hareket yapmak istediğini anlatarak duruşmaya başlamak istedi. Mahkeme lideri, “Eylemin neden yapıldığı benim yargılama pozisyon değil” dedi. Bunun üzerine avukatlar davanın konusunun bu hareket olduğunu belirterek sözlere başladı.

Avukatların beyanı sırasında şikayetçi polisler ortasında bir kişi Çorlu ailelerine dönerek güldü. Şikayetçi polisin gülmesine reaksiyon gösteren sanık aileler, “Sizler sağsınız bizim evlatlarımız toprak altında. İnsanları tahrik etmesinler. Pis pis gülüyorlar” dedi.

Mahkeme lideri yaşanan tartışmanın akabinde, “Herkes kendini tabir edebilecek. Burası bunun yeri değil” dedi. Tartışmanın akabinde Çorlu ailelerinin avukatları beyanlarına devam etti.

DERHAL BERAAT TALEBİ

Çorlu ailelerinin avukatlarından Şafak Akil, ailelerin AYM önünde barışçıl bir aksiyon için bir ortaya geldiğini, derhal beraat talep ettiklerini belirterek şunları söyledi:

“Barışçıl şovlarda kolluğun iki vazifesi vardır. Kolluk gerekli tedbirleri alır. İkinci misyonu ise müdahale etmemesidir. Derhal beraat talebimizin münasebeti budur. Mağdurlar ve avukatları halkı aydınlatmak için AYM önünde bir ortaya gelmek istiyordu. Çorlu’daki dava dikkate alınmadan biz bu davayı göremeyiz. Bu aileler ‘kazalar olmasın yetkililer tedbir alsın’ diyor. Bu insanların kederleri kendi acılarını yarıştırmak değil, sıkıntıları öbür insanların ölmemesi. Derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz.”

‘SAHTECİLİK YAPMIŞLAR’

Müvekkillerinin taarruza uğradığını, ancak yargılanan pozisyonda olduğunu belirten Avukat Murat Yılmaz, soruşturma sürecinde yaşananlara dair şunları anlattı:

“12 Haziran 2019’da olay oluyor ve müvekkiller atağa uğruyor. ‘Çorlu’da adalet isteyenlere polis saldırdı’ diye haberler yapıldı. Emniyet müdür yardımcısının nasıl saldırgan davranışlar gösterdiği kamuoyuna yansıdı ve belgede. Bu şahsın, adliye önünde avukatlara, milletvekillerine hücumları bir ortaya gelince bu belgeye sığınıyor. Bu şikayetçiler 12 Haziran’da yaralandılar diyelim. Sözleri 4 Temmuz 2019’da alınıyor. Bunların hataları kamuoyunda ortaya çıkınca örtbas etmek için bu belgeyi oluşturdular. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Üç şikayetçinin tabiri 4 Temmuz’da 14.40’da birebir anda alındı. 14.40-15.20 ortasında sekiz kişinin sözleri alınmış. En iyi daktiloyla yazı yazanı oturtun sekiz kişinin sözlerini 40 dakikada alamazsınız. Zira çağırdılar ve bu müştekilere okutmadan tabirleri imzalattılar. Saat 15.00’de emniyette tutanak tutuluyor. Polisler Cihan Yavuz Aksoylu, Sabri Kocaman 14.57’de hastanede rapor girişleri var. 15.00’de emniyette tutulan tutanağa nasıl imza atarsınız? Zira kendi kabahatini örtmek için bunu yapıyorlar. Ya hastanedeler ya emniyetteler. Birebir anda iki yerde olamazlar. Sahtecilik yapmışlar.”

‘POLİSLER BİZİ YARALADI’

Çorlu’da meydana gelen kazada çocuğunu kaybeden sanık Hüseyin Şen, “Biz adalet aramaya geldik. Şov devam ederken hiçbir kolluk mensubuna müdahalede bulunmadım. Kendileri bize müdahale etti kendileri bizi yaraladı. Beni otomobile tıkmaya çalıştılar. Ne yaptıysa amirleri yaptı” sözlerini kullandı.

Mahkeme lideri tren kazasında yakınları ölen sanık İsmail Kartal’a “Siz kazada kimi kaybettiniz” diye sordu. Kazada kimseyi kaybetmediğini söyleyen Kartal, “Ben kimseyi kaybetmedim. Ben param kesim annemin bacağını bulmaya çalıştım. Ben babamı tanıyamadım. Yalnızca bir çift ayakkabısından tanıdım. Hem annemi hem babamı o demir yığınının içinden çıkardım” cevabını verdi.

Çorlu davasının birinci duruşmasında polislerce darp edildiğimi belirten Kartal, “AYM önüne sesimi duyurabilmek ve dilekçe vermek ismine gittim. Bizim üzerimizde ziyan verecek öge yoktu. Yanımızda çocuklar ve yaşlılar vardı. Pankartımızla karşı kaldırıma geçip basına açıklama yapacaktık. Buna dair polislerle konuşmuş tamam demişlerdi. Biz karşıya, AYM’nin önüne geçmek istediğimizde orantısız bir kuvvetle karşılaştık. Ne olduğunu anlamadık” tabirlerini kullandı.

Çorlu ailelerinin avukatlarından sanık Mürsel Ünder ise, “Ben Çorlu tren katliamında vefat eden bireylerin ailelerinin birçoğunun avukatıyım. İşimi yapmak için AYM’ye geldim” dedi ve şunları kaydetti:

“AYM’nin karşısındaki parktan çıkınca karşımızda ordu üzere bir polis vardı. Yapacağımız basın açıklamasının her basamağından polisin haberi vardı. Beş dakika sürecek bir şeyde fecî bir şey yaptılar. Bu kadar saygısızlık, özensizlik olmaz. Yanımızda çocuklar ve yaşlılar vardı. Kazada vefat eden yakınlarımızın fotoğraflarının bulunduğu pankartları saygısızca yırtmaya ve yere atmaya çalıştılar.”

KİMLER YARGILANIYOR?

Ankara Adliyesi’nde görülen davada, kazada 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda’yı kaybeden Mısra Öz, anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal, çocuğunu kaybeden Hüseyin Şahin, davanın avukatları Gökmen Yeşil, Mürsel Ünder, Selvi Yüzbaşıoğlu Saltan ve harekete dayanak veren Burak Arı yargılanıyor.

Gazete Duvar