Karamollaoğlu: Boğaziçi gibi üniversiteye bu tayinler doğru değil

Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, Boğaziçi Üniversitesi’ne geçmişte AK Parti’de siyaset yapan Prof. Melih Bulu’nun atanmasına tenkit geldi. Karamollaoğlu, ‘Yandaş tayini kural haline geldi’ diyerek rektör atamalarında mütevelli heyeti değerlendirmesi önerdi.
Temel Karamollaoğlu’nun açıklamalarından başlıklar şöyle:

İKLİM KRİZİ KAPIDA: 2021 yılının birinci basın toplantısında bir konuya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bugün içinde bulunduğumuz dünyanın en kıymetli sorunlarından birisi de elbet, iklim krizidir. Ocak ayının içerisinde olmamıza karşın kar yağmasını geçtik gerçek düzgün yağmur bile yağmıyor. Mevcut hava kaideleri bizi huzursuz ediyor ve bu türlü giderse Allah koruma su sorunu çekileceği ise aşikar. Yalnızca ülkemizde değil, bütün dünyada artan tesire sahip olan, iklim değişikliklerine karşı önemli bir önlem alınması zaruret haline geldi. Açlık, kuraklık ve göç sorununun önüne, fakat bu önlemlerle geçilebilir. Bunun da en kıymetli adımı tabiata hürmet duymak ve korumaktır. Maden alanları için, rant ve para kazanmak için ormanların yok edilmemesidir. Etraf için şu dört öge çok kıymetlidir; hava, su, toprak ve ormanlarımız. Şayet çevreyi korumazsak ülkemiz yaşanamaz hale gelir. Unutmayınız ki; nefes alamadan paranızı sayamazsınız.

KÖPRÜYE FARKLI MEMURA FARKLI ARTIRIM: Bizim en kıymetli konularımızdan bir tanesi; bu sene başı için memur maaşlarına yapılacak zamdır. Bunun için de daima TüİK sayılarına atıfta bulunuldu. Ama TÜİK, Cumhurbaşkanı’nı üzmeyen istatistikler kurumuna dönüştü. Bunun gerçeği yansıtmadığını herkes biliyor… Vatandaşta bu sayılara prestij etmiyor. Kendi cebi nasıl yanıyor bunu millet görüyor. Yumurta, 1,5 TL… Ayçiçek yağına yüzde 110 artırım yapılmış… Köprülere, otoyollara artırım yüzde 26 zam… Doğalğaza, elektriğe artırım yüzde 35 zam… Memur maaşına yapılan artış yüzde 7.36… Emekli aylıklarına yapılan artış yüzde 8.36… Bu artırımlar iktidarın perişanlığının halini gösteriyor. Lakin bir atasözü var, tok açın halinden anlamaz, derler. Bakanın karnı tok olduğu için bu tip sorunlarda “bu memlekette yoksulluk yok” diyebiliyor. Bakan bu türlü bir mantıkla hususa yaklaşıyorsa, bu sıkıntıyı çözmesi katiyen mümkün değil. Bundan ötürü, bugünkü koşullar altında, iktidarın bizim sıkıntılarımıza derman olacak önlemleri alabileceğine ihtimal vermiyorum.

BAŞÖRTÜSÜNE LİSAN UZATMAK KİMSENİN HADDİ DEĞİL: Ortalıkta fol yok yumurta yokken, bir kişi kalkıyor “efendim ben başörtülü yargıçtan adalet beklemem” diyebiliyor. Allah akıl fikir versin… Biz geçmişi yaşadık, kimse geçmişi unutamaz. 28 Şubat’tan sonra Türkiye’de başörtüsü taktığı için tahsil yapamayan on binlerce genç kızımız olduğunu biliyoruz. Başlarını açsınlar diye ikna odaları kuruldu. Sen inançsızsan, bana ne! İlla senin üzere inanmak mecburiyetinde miyiz? Bu tezlerde bulunanlar şunu bilsinler, bugünkü iktidara en büyük takviyesi bu halleri ile veriyorlar. İktidara birçok hanım kardeşimizin takviye vermesinin sebebi ne? Bunlar sarfiyat de, başkaları gelirse perişan oluruz, diyerek hareket ediyorlar. Bu noktada, kimileri var ki iktidara karşıymış üzere hal sergiliyor lakin iktidara en büyük dayanağı veriyor. İnsan hakkı denilen bir mefhum var, fikir niyet özgürlüğünden daima bahsediyorsunuz fakat bir de insan hakkı olarak inanç hürriyeti var. Bunu idrak edemeyen Türkiye’ye iyi bir iş yapamaz. Bir öteki açıdan bakıyorsunuz, ihtilal söylentileriydi, felaket söylentileriydi… Bunlara yalnızca haydi oradan diyoruz. Başörtüsüne takınılan bu hali da çağdışı olduğu kanaatindeyiz.

ATAMADA EHLİYET ARANMALI: Bu ülkede barış ve huzurun olması için bir grup prensiplerimiz var. Birinci prensibimiz ülkemizdeki şu kaos ortamı ortadan kalksın, birbirimizi hainlikle, düşmanlıkla itham etmeyi bir kenara bırakalım. Problemlerimizi akıl çerçevesinde müzakere edelim. Bu türlü bir ortam doğmadan, problemlerimizi çözemeyiz. Bunun da çabucak gerisinden fikir ve fikir hürriyeti gelir. Bunun gerisinden da adalet ve liyakat gelir. Siz devleti yönetirken adalet ve liyakati ön planda tutmazsanız tekrar kaos olur. Belirli bir makama bir kişi tayin edilirken o makamda bu millete hizmet etsin, bulunduğu müesseseyi düzgün yönetim etsin istiyorsanız ehliyete ehemmiyet vereceksiniz. Yandaş tayininden vazgeçeceksiniz. Bundan dolayıdır ki siz makul mevkilere sizinle siyasi bağı olanları tayin etmeyi önemserseniz çok büyük kusurlar yaparsınız. Şu anda yandaş tayini bir kural haline geldi geçmişte AK Parti’de aday olduysanız, sivil hayata döndüğünüzde size prestij ediliyor. Boğaziçi üzere bir üniversiteye bu formda tayinlerin hakikat olmadığı kanaatindeyim. Evvelce de bu mevzuda birçok defa yanlışlar yapıldı. Onun için şöyle bir teklifimiz var; Rektör atamalarının, Üniversite Mütevelli Heyetleri oluşturulsun, onların tercihleri ile atamalar yapılsın. Burada şu hususu da söz etmek istiyorum, bu hususa reaksiyon gösterenler muhakkak bir yordam dairesinde bunu icra etmeleri gerekir. Kaosa meydan verecek reaksiyon göstermek reaksiyon değildir, şiddete vesile olacak reaksiyonlar gerçek değildir. Bu tip noktalarda terör örgütlerinin ülkemizi karışıklığa sokmaya çalışan kimi bölümlerin oyununa gelmekten kesinlikle kaçınılmalıdır. Ancak iktidar reaksiyonların hepsini birebir göstermeye de başvurmamalıdır. (HABER MERKEZİ)