CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na Ankara’nın Çubuk ilçesinde yapılan atağa ait davaya Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.

Duruşmada sanıklar Ömer Faruk Sarıgün, Gülbeyaz Onbaşı ile müşteki sıfatıyla belgede yer alan CHP Ankara Milletvekili Levent Gök beyanda bulundu.

‘ADAM ÖLDÜRMEYE TAHRİKTEN DAVA AÇIYOSUNUZ FAKAT ASLİYE CEZA DİYORSUNUZ’

Kılıçdaroğlu ve CHP’nin avukatı Celal Çelik, sanıkların cürümlerinin ağır cezalık olduğunu hatırlatarak; belge üzerinde misyonsuzluk kararı verilip ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi. Çelik, “Eninde sonunda ağır cezada görülecek ve bitirilecektir” dedi. Çelik; “Yakın bu konutu, öldürün” diyen sanıklar hakkında “suç işlemeye tahrik” teziyle belge açıldığını anımsatarak, iddianameyi şöyle eleştirdi:

“Adam öldürmeye tahrikten dava açıyorsunuz; lakin fiilen asliye cezada değerlendirilsin, diyorsunuz. ‘Evi yakın’ diyen bir hanımefendi vardı. ‘Öldürün’ diyen beşerler var. Devasa büyüklükteki taşların genel liderin aracına atıldığını görüyoruz. Hangi nedenle biz burada sürünüyoruz. Ana muhalefet parti genel liderine öldürmeye yönelik linç teşebbüsü yaşandı. Olay başarılı olsaydı Türkiye şu anda ne halde olurdu? Olay olduğu gün İstanbul seçiminin kazanılmasından ötürü miting vardı. Bizim insanlarımız da tahrik olmuştu. Genel liderimiz ‘Sakın’ diye talimat verdi. Türkiye barışının korunmasını istedi.”

‘KÖYLE ALAKASI OLMAYAN BİREYLER DE SANIK’

Çelik, linç teşebbüsüne organize eden bir kitle olduğunu vurgulayarak, “Köyle alakası olmayan şahıslar de sanık olarak karşımızda” diye vurguladı.

‘NEDEN SAVCI HİÇBİR SANIĞI TUTUKLAMAYA DAHİ SEVK ETMEDİ’

Çelik, misal bir olayın AKP Genel Lideri sıfatıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yapılmış olsa davanın ağır ceza mahkemesinde görüleceğine dikkat çekerek; “Bu olay sayın genel lidere değil de Cumhurbaşkanımıza yönelik AKP genel lideri sıfatıyla yapılmış olsaydı, bir savcı belgeyi asliye ceza mahkemesinde açabilir miydi? Bunu yapmış olsaydı ne suçlama ile karşılaşırdı. Biz adalet ve eşitlik bekliyoruz” diye konuştu.

Çelik, “Bir politiğe yönelik küçük bir kelam, tutuklamayı gerektirirken böylesine bir olayda ne için savcı hiçbir sanığı tutuklamaya dahi sevk etmedi?” diye sordu.

Sanık Sevim Gölyeri, Çelik’in beyanlarının andırandan kelam alarak, “Adaletin verdiği karar karşı boynum kıldan ince. Benim, ‘evi yakın’ diye ağzımdan kelam çıkmadı. Çıktıysa beni de o biçimde yaksınlar. ‘Kılıçdaroğlu’nu yakın’ demedim. Ben orada anaları yaktılar diye bağırdım” dedi.

ÇELİŞKİLİ SÖZLER

Duruşmada mahkeme yargıcının değiştiği görüldü. Daha evvelki duruşmalara katılmayan sanıkların sözü alındı. Olay günü TBMM Başkanvekili olan CHP Ankara Milletvekili Levent Gök’e saldırdığı tespit edilen sanık Gülbeyaz Onbaşı, “Ben sözümü vermiştim. Sözüm, birebir ifadem” dedi.

Onbaşı’nın daha evvelki sözünde “Şehitler ölmez vatan bölünmez’ diye bağırırken manzaram alınmış. Ben kimseye vurmadım” dediğini hakim tutanaktan okudu. Onbaşı, bu tabirini onaylayarak, “Benim sözüm tıpkı, öteki söyleyecek bir şeyim yok” dedi.

Olay günü Gök’e vurduğu anın imgesi izletilen Onbaşı, “Benim, tanıdım kendimi de ben vurmadım” diye imajdaki kişinin kendisi olduğunu onayladı. Gök’e vurduğu anın fotoğrafı da gösterilen Onbaşı, “Benim o da ben vurmadım. ‘Şahitler ölmez, vatan bölünmez’ diye bağırıyordum. Ben tanımam bile onu” diyerek, Gök’e varmadığını savundu.

CHP Avukatı Celal Çelik, Onbaşı’nın hatadan kurtulmaya yönelik beyanlarda bulunduğunu belirterek, “Kendisinin Levent Gök’e vurduğu sabittir. Cezalandırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.

Sanık Ömer Faruk Sarıgün, “Orada millet bir kalabalığa girmiş. Levent Gök küfredince ben de kaldırdım, vurdum. ‘Vurmayın anasını, avradını s…’ dedi. Levent Gök’ün milletvekili olduğunu bilmiyordum. Kalabalıkta bayanlar vuruyordu. Bayanlara küfretti” diye Gök’e vurduğunu kabul etti. Hakimin “Neresine vurdun?” sorusuna Sarıgün, “Neresine değdiğini bilmiyorum. O an salladım. Değip, değmediğini de bilmiyorum” dedi.

Hakimin, “Gök’e 2 kez vurduğun tespit edilmiş” kelamına Sarıgün, “Hatırlamıyorum kaç kere vurduğumu. Olabilir” diye Gök’e birden çok vurduğunu kabul etti. Sarıgün’ün olayın akabinde verdiği birinci tabirde Gök’ün küfrettiğine ait bir beyanı olmadığını kaydeden CHP avukatları, “Sanığın çelişkili sözleri. Gerçek dışı tabirinin kanıtıdır” dedi.

KÜFÜR DÜŞÜNDÜKÇE AKLINA GELMİŞ

Kolluktaki tabirinde Gök’ün ettiğini ileri sürdüğü küfürden bahsetmediği hatırlatılan Sarıgün, “O an aklıma gelmemişti. Düşündükçe insanın aklına geliyor” diye Gök’ün küfrettiği istikametindeki argümanını sürdürdü. Sarıgün, “Ne olduysa Kemal Kılıçdaroğlu geldikten sonra oldu. Millet bağırmaya başladı. Cenaze namazını nasıl kıldığımızı da bilmiyoruz” diye konuştu.

CHP Avukatı Çelik, Gök’ün TBMM Başkanvekilliği yaptığını, sanığın palavra söylediğini belirterek, “Müvekkilimin gerek kişiliği gerek hukukçu kimliği dikkate alındığında bir bayana s…. demesi mümkün değildir. Bir bayanın avradı kimdir? Lezbiyen mi bunlar” tabirini kullandı.

GÖK: YERE DÜŞSEYDİM ŞU AN HUZURUNUZDA DEĞİLDİM

CHP Ankara Milletvekili avukat Levent Gök, “Araçtan indiğimiz anda provokasyon oldu. Genel Liderimiz cenazenin olduğu yere sarfiyata kadar büyük hakaretlerle karşılaştık” dedi. Gök şehidin cenazesinin top otomobiline konulduktan sonra aracın gerisinden gittiklerini söyleyerek şunları anlattı:

“Biz top arabasının gerisinden giderken başka devlet erkanı gitmediler. Ben anlayamıyorum. Biz otomobilin gerisinden giderken binlerce kişilik kalabalık bizi kuşatmaya başladı. Hakaret ve protestolar fiziki akına dönüştü. Biz genel liderimizi muhafazaya çalışıyoruz. O kalabalık içerisinde genel liderin yanından savruldum. Bir el beni çekti, genel liderimizin bulunduğu kümeden bir anda kendimi savrulmuş buldum. Başıma, ayaklarıma, sağıma, soluma onlarca darbe aldım. Ne yapacağınızı da bilemiyorsunuz, yapayalnız kalmıştım. Emniyet güçleri de yardımcı olmuyor. Yüzlerce kişinin ortasında yapayalnız kaldım. Olay esnasında zannımca emniyet güçleri de çekindi ve müdahalede bulunmadılar. Hakikaten de o bayanlarımızın, mülayim gördüğümüz insanlarımızın böylesine gözleri dönmüş halde, bir insanı öldürme kıymetine gözlerinin kararmış olmasını anlayabilmiş değilim. O esnada yere düşseydim, huzurunuzda değildim. Davanın seyri diğer halde devam ediyordu.”

Sanık Sarıgün, küfür tezine ait Gök, “Ağzımızı açacak halimiz mi vardı. Üzüldüğüm şey sanık özür dileyeceği yerde, bu formda savunmada bulunuyor. Verdiği tabir bende olayı yönlendirenlerden biri olduğu çağrışımını uyandırıyor” diye konuştu.

‘İKİ JANDARMA ARACI GÖRDÜK, KILLARINI DAHİ KIPIRDATMADILAR’

Gök, darp edildikten sonra CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya ve kendisini bir kümenin “Bu Levent Gök” diye işaret edildikten sonra kovaladığını belirterek, “İki tane jandarmaya ilişkin aracı gördük. ‘Bizi çıkarın buradan’ dedik. Kıllarını dahi kıpırdatmadılar. Araçlarına dahi almadılar. ‘Niye almıyorsunuz bizi’ dedik. Artık yapacak diğer dermanımız kalmadı. Olaydan 15 gün evvel torunum olmuştu, o aklıma geldi. Buradan çıkamayacağız dedik. Biz yol ayrımındayken tanımadığımız bir araç durdu. Araçtaki kişi ‘Vekillerim araca binin’ diyerek, bizi uzaklaştırdı. Hayatımızı kurtaran kişi de o kişidir” diye konuştu.

Mahkeme sanıklar hakkında isimli denetim kararının devamına, evrakın ağır cezaya gönderilmesi talebinin reddine, bir sonraki duruşmanın 27 Ocak 2022 tarihinde görülmesini karar verildi.

NE OLMUŞTU?

Kılıçdaroğlu, 21 Nisan 2019 tarihinde Er Yener Kırıkçı’nın Çubuk’taki cenaze merasimine katılmıştı. Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ankara Valisi, Ankara Vilayet Emniyet Müdürü, Ankara Vilayet Jandarma Alay Kumandanı ve Çubuk Kaymakamı’nın bulunduğu köyde linç teşebbüsüne uğrayan Kılıçdaroğlu ve yanındaki milletvekilleri evvel bir meskene sığınmış, daha sonra zırhlı araçla köyden çıkarılmıştı. Birinci duruşması 30 Kasım 2020’de yapılan davada, 1 Mart 2021 ve 21 Haziran 2021’de sonraki duruşmalar yapıldı. Davada toplam 68 sanık yargılanıyor. (ANKA)

Gazete Duvar