Korona virüsü nedeniyle hastanede tedavi gören hastaların uzun müddet telefonda konuşmaları tedavilerini olumsuz etkiliyor. Çorum Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi yakın bakım ünitesinde, telefonu görüşmesi yapan hastaların çok oksijen tüketimine bağlı öksürük krizlerine girdiklerini gözlemleyen hekimler, hastalardan konuşmalarını kısıtlamalarını isterken yakınlarını da bu bahiste uyarıyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Tabip Mustafa Çetin, 3 aydır mevzuyla ilgili müşahede yaptıklarını ve hastaların iyileşme sürecini hızlandıracak tespitlere ulaştıklarını anlattı. Çetin, “Hasta takiplerinde cep telefonu kullanımıyla ilgili şahit olduğumuz durumlar var. Hasta çok sıkıntı nefes alıyor olmasına karşın ‘birileriyle konuşayım, son sözlerimi söyleyeyim’ fikriyle ya da yakınları sıhhat durumu hakkında bilgi almak için aradığında çok fazla telefonla konuşuyor. Bu durumun, hastanın sıhhat durumunun daha makus seyretmesine, oksijen gereksinimlerinin daha çok artmasına neden olduğunu gözlemledik. Hastaların bilhassa akciğer kapasiteleri düştüğü için tedavi sürecinde en az hareket etmelerini istiyoruz. Bu süreçte telefonla konuşmak hastaya yarar sağlamıyor” dedi.
Ağır bakım ünitesi ile yataklı servis ortasında bir basamak fonksiyonu gören yakın bakım ünitesi kurduklarını belirten Çetin, hastaların irtibat hakkının engellenemeyeceğine ve ağır bakım dışındaki servislerde hastaların cep telefonu bulundurabildiğine işaret etti. Çetin, hastalara durumu anlatıp cep telefonuyla kısıtlı müddetlerde konuşma tavsiyesinde bulunduklarını aktardı.
‘KONUŞTUKÇA ÖKSÜRÜĞÜ TETİKLENİYOR’
Hastanın her telefon konuşmasının hem öksürüğü tetiklediğini hem de efor kapasitesini zorladığını lisana getiren Çetin, şöyle devam etti:
“Bu halde hasta kısır döngüye giriyor. Hasta iyileşemiyor, oksijen oranı düşüyor, iyiye gidebilecekken öksürük krizine giren hastalarımız oluyor. 60 yaşlarında bir teyzemizin uzun müddet öksürük krizleriyle uğraş ettik. Artık tedavide yeşil reçeteyle alınan ilaç kullanımı kademesine geldik, tekrar de öksürüğü kesilmiyor. Sonradan anladık ki eşi her gün 4-5 kere cep telefonuyla arayıp teyzemizden sıhhat durumunu soruyormuş. Hem telefonda ağlıyorlar, üzülüyorlar, hem de konuştukça öksürüğü tetikleniyor. Oksijenden ayırmakta çok zorlandığımız hastayı ayrıntılı sorguladıktan sonra konuşma müddetinin uzun olduğunu fark ettik ve bunu kestik. 2-3 gün içinde hastamız rahatladı.”
Genç hastalarda da emsal durumlarla karşılaşıldığına dikkati çeken Çetin, cep telefonuyla konuşmamanın genç-yaşlı ayırmaksızın hastanın iyileşme sürecini hızlandırdığını, yatış mühletini kısalttığını tespit ettiklerini vurguladı.
‘ÇOK FAZLA BAĞLANTI PSİKİYATRİK SORUNLARA NEDEN OLUYOR’
Telefonla konuşmanın hastanın moral ve motivasyonunu da düşürdüğünü tabir eden Çetin, “45-50 yaşlarında, genç, hiçbir hastalığı olmayan hastamız odasına girdiğinde bana birinci ‘Hocam bende vefat korkusu var’ diyerek ağlamaya başlıyor. Zira buranın atmosferi biraz daha farklı maalesef. Bunun üzerine bir de teneffüs yetmezliği çeken hastaların halini düşünmemiz lazım. Çok fazla bağlantı, hastanın Covid-19’un fizikî zahmetinin yanında psikiyatrik sorunlar yaşamasına da neden oluyor. Bu nedenle yakınları, hastaları hakkında bilgi almak için hasta bilgilendirme ünitesini kullanmalı” dedi. (AA)
Gazete Duvar
