ANKARA – AK Partili milletvekilleri tarafından Meclis’e sunulan “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine Ait Kanun Teklifi”, Meclis’e sunulduktan bir gün sonra Adalet Komisyonu’na geldi.
Adalet Kurulu Lideri Yılmaz Tunç başkanlığında toplanan komitede, teklif sahibi AK Parti İstanbul Milletvekili Abdullah Güler, teklifin hedefini, “Terör örgütleri ve terörizmin farklı biçimleri ile yıllardır uğraş ediyoruz. Uzun yıllardır yaptığımız çabadan çıkardığımız ise memleketler arası iş birliği olmadan terörizmle uğraş olmayacağıdır. Memleketler arası standartlarda tespitlerin yapılması ile ilgili kıymetli organlarından biri de FATF. FAFT, kuruluş gayesi doğrultusunda ülkeleri incelemektedir. Alınan rapor kapsamında ülkemizce gerekli düzenlemelerin yapılması önerilmiştir” biçiminde açıkladı.
CHP’Lİ EMRE: BURASI TUĞLA FABRİKASI DEĞİL, SÜRATLİ DEĞİL KALİTELİ ÜRETİM YAPILMALI
CHP İstanbul Milletvekili ve Adalet Komitesi üyesi Zeynel Emre, kelam konusu kanun değişikliği teklifinin sıkıştırılmış bir vakitte görüşülmesinin yanlış olduğunu söyledi. Mali Aksiyon Vazife Gücü’nün 40 tavsiye kararından uyumsuz bulunanlar için Türkiye’ye mühlet verildiği, iktidarın gri listeye girme kaygısı ile de bu teklifin çabucak Meclise getirdiğini belirten Emre, “Burası tuğla fabrikası değil, süratli değil kaliteli üretim yapılmalı. Türkiye’nin eksik olduğu kısımlar, 2019 Aralık ayında uyarılmış. Mali Aksiyon Vazife Gücü’nün 40 tavsiye kararı var, uygulamadaki aktifliği görebilmek için 11 kriter belirlenmiş. Bu mühlet zarfında aralıksız sizin iktidarınız var, son 24 saate nasıl sıkıştırıldığını birinin izah etmesi lazım. Bu yasa teklifi yumurta kapıya gelince ‘aman gri listeye gireceğiz’ diye getiriliyor. Kaliteli yasama istenmiyor ve ‘muhalefet bizim yanlışımızı ifşa etmesin’ deniliyor” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN GRİ LİSTEYE GİRME İHTİMALİ YASA ÇIKSA DA DEVAM EDECEK’
“Türkiye’deki yargıya itimadın bu kadar düşük olduğu bir ortamda, komitenin vazifesinin yargıya inancı artırmak olması gerektiğini” söyleyen Emre, Anayasa Mahkemesi seçimlerinde İrfan Fidan’ın en yüksek oyu alarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne birinci sırada gitmesini de, “yargının içinde bulunduğu ibretlik durum” olarak kıymetlendirdi. Emre, Mali Aksiyon Vazife Gücü’nün tavsiye kararları ortasında siyasi nüfuzlu şahıslara ait kontrolün olduğunu belirterek, “Tavsiyeye ahenk sağlanmamış olması ülkemizde siyasi nüfuz sahibi şahıslar ve bunlarla temaslı kimselerin dâhil olduğu yolsuzluk olaylarının ortaya çıkarılmasını zorlaştırıyor ve yolsuzluk kaynaklı fonların ekonomik sistem içerisinde aklanmasını da kolaylaştırıyor. Düzenleme 12 no’lu tavsiye kararında rastgele bir değişiklik içermediğinden Türkiye’nin gri listeye girme ihtimali devam edecek” sözlerine yer verdi.
HDP: KANUN TEKLİFİ POLİTİK ÇIKARLAR EKSENİNDE GETİRİLDİ
Kelam konusu kanun teklifinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun Türkiye’ye dayatması sonucunda getirildiğini söz eden kurul üyesi HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ise, şöyle konuştu:
“Bu teklif BMGK’nin Türkiye’ye dayatmasıyla getirildi. Türkiye’ye ait memleketler arası hukuktan dayalı birden fazla talepleri var. BM, insan hakları ve temel özgürlüklerinin korunması tarafında ihtar yapıyor. Birleşmiş Milletler’in Türkiye’ye tavsiye kararı olarak sunmuş olduğu, insanların zorla kaybettirilmesi olayları hâlâ devam ediyor. Batman’dan İstanbul’a gelerek hapishanedeki oğlunu ziyaret eden Mehmet Bal’dan 24 Ocaktan bu yana haber alınamıyor, nerede olduğuna ait hiçbir haber yok. 500 gündür Yusuf Bilge Tunç da kaybedilen insanlardan birisi. Bu kanun teklifinin Türkiye demokrasisine yarar sağlayabilecek bir yasal düzenleme olmaktan öte Türk Ceza Kanunu’nu, Terörle Çaba Yasası’nı da içerecek formda politik çıkarlar ekseninde getirilen bir kanun teklifi olduğunu görüyoruz.”
‘İLGİLİ TEK UNSUR YOK’
Kurul Üyesi ve HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki de, “Bunu götürelim, birinin eline verelim. İçinde kitle imha silahlarının finansmanının önlenmesine ait tek somut husus görürse alkışlayalım” eleştirisi yaptı.
DÜZGÜN PARTİ’DEN ARINÇ VE FİDAN ÇIKIŞI
ÂLÂ Parti Antalya Milletvekili ve komite üyesi Hasan Subaşı ise kanun teklifinin etraflıca tartışılması gerektiğine vurgu yaparak,
“Terörü hukuk ve adalet garantisiyle bitirebilirsiniz. Siz ‘Şu dernekleri kapatıyoruz’ dediğiniz vakit Türkiye’de sivil toplum çok önemli rahatsızlığa uğrayacaktır. ‘Kapatalım’ diyen düzeneklerin adaletine, eşit davranacağına güvenmedikten sonra toplumda çok önemli karışıklıklar olacaktır” diye konuştu.
‘BU KANUN TEKLİFİ OHAL’İN OLAĞAN, MADDELEŞMİŞ BİR DEĞİŞİK ŞEKLİ’
CHP Aydın Milletvekili ve komite üyesi Süleyman Bülbül kelam konusu kanun teklifinin OHAL’in olağan, maddeleşmiş değişik hali olduğunu söyledi. Teklifte 7 kanun değişikliği olduğunu, bu değişikliklerle birlikte anayasal hak ve hürriyetlerin rafa kaldırıldığı görüşünü savunan Bülbül şöyle konuştu:
“Demokratik toplumun temel taşını oluşturan dernek özgürlüğünden başlayıp, Avukatlık Kanunu’ndaki hak ve savunma hakkına yönelik birçok anayasal hak ve özgürlük ihlal edilmiş durumda. Bu kanun teklifi OHAL’in olağan, maddeleşmiş bir değişik hali. OHAL’in başlangıcında darbe teşebbüsü nedeniyle gaye FETÖ’ydü. Fakat KHK’lar kapsamında STK’ler, demokratik kitle örgütleri kapatıldı. Toplam 375 tane dernek kapatıldı. Düzenlemeyle yargı kararı olmaksızın İçişleri Bakanı’nın keyfiyle, süreksiz olarak dernek vazifelileri hakkında misyondan uzaklaştırma kararı verilebilecek. Ver yetkiyi İçişleri Bakanı’na, adaletle ilgili, yargı reformuyla ilgili hiçbir şeyi Adalet Kuruluna getirme. Terör faaliyeti ismi altında her derneğin faaliyetleri durdurulacak, dernek yöneticileri vazifeden alınıp derneklere kayyum atanacak. İktidarın son yıllarda yaptığı en kıymetli şey kayyum. Belediyelere kayyum atadınız yetmedi, artık derneklere kayyum atayacaksınız. Bu kanun teklifi, bu işleri daha da yasal kılmanın bir kılıfı olarak getirilmiş. Sarayın Süleyman Soylu sevgisi, Soylu’nun da yargı düşmanlığı anlaşılacak üzere değil. Yargı diye bir şey kalmadı.”
‘AVUKATLIĞIN TARİFİ ‘İHBARCI’ HÂLİNE GETİRİLİYOR’
Bülbül, kanun teklifinde avukatlara ait de hususlar bulunduğunu belirterek,
“Bir öteki kıymetli sorun, teklifin 20 ve 27’nci unsurları. Bu teklifle avukatlar, yapmış oldukları süreçler hakkında bilgi ve doküman verme, kuşkulu süreç ibrazı, koruma yükümlülüğü üzere fiillerle yükümlü kılınıyor. Avukatlık mesleğinin özü ortadan kaldırılarak savunma hakkı tekrar yok ediliyor. Avukatlık mesleğinin özü olan ve Avukatlık Kanunu’nun 36’ncı unsurunda düzenlenen sır saklama yükümlülüğü ortadan kaldırılıyor. Avukatlığın tarifi “ihbarcı” hâline getiriliyor. Avukatlık mesleği yeniden çoklu baroda olduğu üzere bu düzenlemelerle ayaklar altına alınmıştır. Bu kanun teklifi Anayasaya terslik teşkil ediyor. Demokratik toplum tertibine ve Anayasa’nın özüne alışılmamış düzenlemeler vardır” tabirlerine yer verdi.
BAKAN YARDIMCISI DİNÇBAŞ: GEÇ KALINMASININ SEBEBİ PANDEMİ
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Dinçbaş ise kanun teklifine ait çalışmalara uzun vakittir devam ettiklerini söz ederek, geç kalınmasına sebep olarak pandemiyi gösterdi. Dinçbaş, “Mart 2019’da FATF kontrol grubu Türkiye’de fiilî olarak incelemelere başladı, raporlarını hazırladılar. Ağustos ayında benim başkanlığımda MASAK takımı, İçişleri, Adalet Bakanlığında yargıçlarımız ve polislerimiz bizle birlikte OECD’deki FATF merkezinde kontrol raporunda karşı çıktığımız noktaları anlattık. Hazine ve Maliye Bakanımızın imzasıyla G20’deki bütün hazine ve maliye bakanlarına isim vererek, bu kadar emin olduğumuz için FATF’i resmen şikâyet ettik, FATF tarihinde bu birinci sefer oldu. Yani bizim ülkemize yönelik olarak kasıtlı bir hal olduğunu, 2 kuzey Amerika kökenli denetçinin hangi mevzularda kasıt gösterdiğini dokümante ederek yazı yazdık. Bu bayağı rahatsızlık yarattı, onu söyleyebilirim lakin bir şey değişmedi. Bizim planımız çok daha evvel bunu bitirmekti fakat pandemiye yakalandık” dedi.
MAL VARLIĞINI DONDURDURMA
Mal varlığının dondurulmasıyla ilgili olarak da Dinçbaş, “Şu anda yalnızca Cumhurbaşkanımıza yurt dışından gelen muhakkak talepler doğrultusunda mal varlığı dondurma yetkisi var. Lakin TC vatandaşlarına yönelik bizim kendi idari iç karar düzeneğimiz yok ve şu anda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri dâhil, hepsinde idari kararla anında mal varlığı dondurma süreçleri var. MASAK gibisi kurumlar bunu yapıyorlar, bu bağlamda bir tek Türkiye dâhil değil bu kümeye; aslında FATF’in bir eleştirisi o idi. Türkiye’den Almanya’ya kayıtlı bir terörist gitti. Almanya’da mal varlığı var, Almanya Hükûmetine ‘Bunu dondur’ dediğimiz vakit ‘Sizde bu kanun yok, nasıl dondurabiliriz?’ diyorlar. Misal formda bu FETÖ konusunda doğal, ona da detaylı girdiler. Orada birinci sordukları soru şu idi: ‘FETÖ’den bu kadar çekmişsiniz, niçin bu mal varlığı dondurmayı getirmediniz?’ Bunun da karşılığını alışılmış veremedik” açıklamasında bulundu.
43 unsurluk teklifin 12 unsuru görüşülerek kabul edildi. Adalet Kurulu toplantısı bugün de devam edecek.
Gazete Duvar
