AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Muhalefetin erken seçim davetleriyle ilgili konuşan Kurtulmuş, “TBMM aritmetiği erken seçime imkan tanımıyor” dedi. Muhalefet partilerinin erken seçim istemesinin mümkün olduğunu ekleyen Kurtulmuş, “Türkiye’nin buna harcayacak vakti yok” sözlerini kullandı.

Anadolu Ajansı (AA) muhabirine konuşan Kurtulmuş, seçimlerin vaktinde yapılacağını belirtti ve şöyle konuştu:

“Erken seçimde rasyonel koşulların olması ve Meclis aritmetiğinin de buna uygun olması lazım. Türkiye’de ne rasyonel kurallar erken seçimi söylüyor ne de Türkiye Büyük Millet Meclisi aritmetiği erken seçim olmasına imkan tanıyor. Münasebetiyle Türkiye’de bir erken seçim yoktur. Bu kadar ağır sorunlarla uğraştığımız, memleketler arası gündemde bilhassa Türkiye’nin birçok alanda cansiperane bir formda bir büyük çaba verdiği ortamda Türkiye’nin erken seçim gündemiyle kaybedecek vakti ve gücü yoktur, olmamalıdır da.

Muhalefetteki arkadaşlarımız da şuna alışsınlar 2022 yılının bütçesi de yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisine gelecek ve inşallah Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütçesi olarak, Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin bütçesi olarak o bütçe de Meclise sunulacak, Allah’ın müsaadesiyle Meclisten geçecektir. 2023 bütçesi de yeniden gelecek ve 2023 bütçesi de geçecektir. Bu biraz da karanlıkta ıslık çalmaya benzeri bir tablodur. Muhalefet kendine moral vermek, muhalefet partileri ortasında dayanışmanın yerini zenginleştirmek için ‘bir dahaki bütçeyi yapmayacaksınız’ diyorlar lakin Türkiye’nin siyasi realitesi Allah’ın müsaadesiyle 2023’e kadar bu hükümetin bütçe yapmaya devam edeceği istikametindedir.”

‘BİR KARAR VERSİNLER, GÜZELLEŞTİRİLMİŞ Mİ GÜÇLENDİRİLMİŞ Mİ?’

UYGUN Parti Genel Lideri Meral Akşener’in güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişle ilgili bir “masa” kurulabileceği tabirlerini yorumlayan Kurtulmuş, muhalefetin ne istediğini bilmediğini, mutabakatı olmadığını söyledi. Yeni sistemin bir “idare reformu” olduğunu öne süren Kurtulmuş,”Milletin yapmış olduğu bir anayasa değişikliği yok ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne anayasal bir adım atılarak geçilmemiş üzere bunun üzerinden siyasi birtakım spekülasyonlar yapmayı gerçek bulmam” diye konuştu. Kurtulmuş şöyle devam etti:

“Bir karar versinler, iyileştirilmiş parlamenter sistem mi, güçlendirilmiş parlamenter sistem mi? Yani bütçe görüşmeleri sırasında da bu kavram karışıklıklarını çok sık gördük. Bir kez muhalefet partilerinin kendi ortalarında bu hususta bir mutabakatı olmadığı anlaşılıyor. Bundan kasıtlarının ne olduğu bir halde aşikâr değil, muğlak vaziyettedir.

Yani oturup masa kurmak yerine bunun gideceği yer milletin oylarına, yani bir çalışma yapılır, bir anayasa değişikliği teklifi getirilir, şayet parlamentodan geçiyorsa geçer baş göz üstüne ancak şu anki parlamento aritmetiği içerisinde bu türlü bir hususun parlamentoya getirilmesi ve geçmesi imkansızdır. Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmiştir, şayet siyasi irade yani Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletin ortaya koymuş olduğu ulusal irade istiyorsa bunu değiştirebilir. Bunun yolu masadan geçmiyor bunun yolu Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçiyor. Hasebiyle bunun herkes tarafından bilinmesi lazım.”

TÜRKÇE KURAN YORUMU

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) düzenlediği Şebiarus Töreni’nde Kur’an-ı Kerim’in Türkçe okunmasını eleştiren Kurtulmuş, bu hareketi “şov” olarak nitelendirdi ve Mevleviliğe hakeret olduğunu tez etti. Kurtulmuş “Mevlevilikle ilgili yapılan bu cins düzenlemelerin maalesef bu türlü bir gösteri haline getirilmesi, ilişkin olduğu dini gelenekten kopartılarak bunun güya bir tiyatral şovmuş üzere sunulması ve hiçbir formda Mevlevi geleneğinin içerisinde olmayan ögelerin bunun içerisine yedirilmiş olması, daha açık söyleyeyim, siyasi ya da birtakım ticari gösterilerin konusu haline getirilmesi Mevleviliğe yapılacak en büyük haksızlıktır. Münasebetiyle bu haksızlığın yapılmış olması başlı başına bir edepsizliktir.”

‘CHP’Yİ KAZISANIZ ALTINDAN FIRKA ÇIKAR’

Türkçe Kur’an okunmasının kabul edilir bir durum olmadığını söyleyen Kurtulmuş, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Bu uygulamayla bizim yıllardır söylediğimiz Cumhuriyet Halk Partisinin maalesef zihin yapısını şöyle bir kazsanız altından Cumhuriyet Halk Fırkası çıkar. Cumhuriyet Halk Partisinin bu milletin ulusal iradesine bedel vermeyen halinin, tavrının içerisinde maalesef artık bir halde içlerine yerleşmiş olan milletin inançlarıyla, bedelleriyle, milletin birikimiyle, milletin kültürüyle, medeniyetiyle barışık olmama hatta onunla çelişkili ve çatışma içerisinde olma hali yatar. Bunların zihin dünyasının bu türlü olduğunu biz söylediğimiz vakit bazen kızıyorlardı, hatta şunu söylüyoruz biraz kazısanız Cumhuriyet Halk Partisinin zihin dünyasının gerisinden 1960 darbesi çıkar, biraz daha kazısanız ne kadar darbeler ve siyasi müdahaleler varsa bunlar çıkar.”

Bu memlekette 18 sene ezan ‘Tanrı uludur, İlah uludur’ diye Türkçe olarak okutuldu. Milletin dinine, lisanına, geleneklerine muhalif olan bir yabancı ses maalesef millete bu türlü bir ezan diye bir ucubeyi dayattı.”

‘EZANI TÜRKÇEYE ÇEVİRMEK FAŞİZAN BİR UYGULAMA’

Adnan Menderes’in devrinde “ezanın asli biçiminde okunmaya başlandığını” belirten Kurtulmuş, “Belki de Menderes’e bu zihniyetin duyduğu en büyük düşmanlığın altında yatan sebep de ezanı yine asli hüviyetine kavuşturmuş olmasıdır” dedi ve şöyle devam etti:

“Bu manada da baktığınız vakit tekrar ezanı Türkçe’ye çevirmek, Kur’an-ı Kerim’i Türkçe okumak üzere birtakım yanlışlıkların Cumhuriyet Halk Partisinin tek partili periyodunun faşizan uygulamalarını hatırladığı, buna özendiği, mümkün olsa bunu tekrar geriye getirmek istedikleri anlaşılıyor. Bir kez şunu çok net bilsinler; asırlar boyunca Müslümanlığı en iyi biçimde yaşamaya uğraş etmiş olan bu millet bir daha ne ezanın ne de Kur’an-ı Kerim’in Türkçe okunarak ibadetin içine karıştırılmasına müsaade etmeyecektir. Cumhuriyet Halk Partisi de milletin bedelleriyle bu hengameli halini ve tavrını ortaya koydukça da milletten hiçbir formda prestij görmeyecek, bir karşılık bulmayacaktır. Bu yaptıkları bir gaflettir en hafif tabiriyle söylemek gerekirse. Şayet bunu bilerek yapıyorlarsa, Müslümanlığın temel bedelleri, uygulamalarıyla ilgili bir çatışmayı yine ortaya koymak istiyorlarsa köprünün altından çok sular geçti, buna bir daha güçleri yetmeyecektir, bunu açıkça söylemek isterim.
Yapılan hem Mevleviliğe karşı metot ve erkan adabı olan bu yola karşı bir haksızlık ve terbiyesizliktir hem de ezanı ve Kur’an-ı Kerim’i Türkçe ibadetin içerisine sokmak üzere bir anlayışı hortlatması bakımından da sahiden insanların tüylerini diken diken eden bir uygulamadır, şiddetle kınıyoruz. Milletimizin bedelleriyle, inançlarıyla hiçbir biçimde uyuşmayan bir tutumdur, tablodur. Kimseden milletin kıymetlerini, inançlarını tahfif etme, aşağılama, onları değiştirmek üzere bir hakkı da haddi de olamaz.” (AA)

Gazete Duvar