Göğüs Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, İstanbul’daki hastanelerde korona virüsü nedeniyle yaşanan yoğunluğu, aşı çalışmalarını, kış aylarında yaşanabilecek tabloyu kıymetlendirdi. Prof. Dr. Tutluoğlu, İstanbul’da hem devlet hastanelerinde hem de özel hastanelerde önemli bir yoğunluk yaşandığını belirterek, “Hekimler, hasta seçmek zorunda kalabilir. Vaktinde gerekli tedbirler alınmadı. Yorulduk, bitap haldeyiz. Sıkıntı bir kış bizi bekliyor. Doktor desteğine gereksinim var” dedi.
Prof. Dr. Tutluoğlu, kış aylarının gelmeye başlamasıyla birlikte hastanelerdeki sıkışıklığın daha da artacağına dikkat çekerek, “Yurt dışında birtakım ülkelerde gördüğümüz olumsuz imajları görebiliriz. Tabipler, hasta seçmek zorunda kalabilir. Örneğin; bir tane ağır bakım yatağı var. ‘Genç hasta mı yaşlı hasta mı hangisini yatıracağım?’ kararını vermek zorunda kalmak çok acı bir şey” dedi.
‘BİR HEKİM ARKADAŞIMIZ 24 SAATE YAKIN BEKLEDİ’
Korona virüsü testi müspet çıkan bir tabibin yatak bulabilmek için 24 saat beklediğini tabir eden Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, İstanbul’daki devlet ve özel hastanelerinde yaşanan yoğunluğa ait şu değerlendirmelerde bulundu:
“İstanbul ile ilgili olarak resmi sayıları söylemem kelam konusu değil. Fakat şu an müşahede olarak arkadaşlarımdan duyduğum ve gözlemlediğim nitekim çok büyük bir yoğunlukla karşı karşıyayız. Bir özel hastanede çalışıyorum. Bana gelen Covid’lileri muayene etmekte, yatırmakta sahiden zahmet çekiyorum. Çok sayıda hasta görmek zorundayım. Gece 10.00’da konutuma gittiğim vakit, ‘Bugün erken konuta gittim’ diyebiliyorum. O derece yoğunluk var ve özel hastanelerde hastalarımıza yer bulamadığımız üzere devlet hastaneleri de hakikaten çok büyük bir yük altında. Birebir formda oralarda da çok zorlanıyoruz. Acile gelen SGK’lı hastalar oluyor, onlara yer aramaya çalışıyoruz. Bazen 10 saat 12 saat hasta bekliyor güç bela bir yatak bulabiliyoruz. Örneğin, geçen gün bir tabip arkadaşımız özel bir hastanenin acilinde 24 saate yakın bekledi. Özel hastanede ona uygun yatak bulamadık. Sonra bir devlet hastanesinde bularak arkadaşımızı oraya yatırmak durumunda kaldık. Bunun üzere şeyleri çok yaşıyoruz. İstanbul’da şu an yatak açısından hakikaten bir sıkışıklık var. Tıpkı oranda sıkışıklık ağır bakım yatağı açısından da kelam konusu. Ağır bakım gerektiren hastalarda yatak bulmakta hakikaten zorlanıyoruz. Uzun müddet ağır bakım hastasının yatak beklediği oluyor. Bu da aslında kabul edilebilir bir şey değil zira ağır bakım hastasının anında bir yer bularak acil bir durum olduğu için yatırılması gerekiyor. Lakin bu noktada gecikmeler olabiliyor.”
‘HEKİM DESTEĞİ GEREKİYOR’
Prof. Dr. Tutluoğlu, sıhhat çalışanlarının yaşanan yoğunluk nedeniyle yorulduklarını ve yıprandıklarını kaydederek önümüzdeki kış aylarında yoğunluğun daha da artacağını ve tabiplerin hasta seçmek zorunda kalabileceğini söyledi. Tutluoğlu, “Bizi nasıl bir kış bekliyor?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Temmuz-ağustos aylarından beri söylüyorum; hakikaten birtakım tedbirler alınması gerekirdi, maalesef alınmadı o tedbirler. Bizler artık çok yorulduk, şu anda bitap vaziyetteyiz. Mart, nisan, mayıs aylarında bu Covid uğraşı topyekün bir çaba edildiğinde bütün tabipler bütün sıhhat işçisi yalnızca Covid bakmaya kanalize olmuştu. Göz hekimliği, cildiye hekimliği bile Covid hastasıyla uğraşıyordu. Şu anda bütün yük göğüs hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, dahiliye ve kısa vadede aile doktorlarına kalmış durumda. Hasebiyle bu yükü bu takımın taşıması çok mümkün gözükmüyor. Hakikaten çok yoruldu yıprandı bu takım ve destek gerekirdi. Şu andan sonra tahminen bunu sağlamak çok da kolay olmayacak. Acil servislere doktor olarak destek gerekir. Ağır bakımlara birebir halde doktor ve hemşire desteği gerekir. Zira önümüzdeki kış periyodunda bizi çok daha güç günler bekliyor. Covid hastası çabucak birkaç günde düzelen hasta değil, hastaneye yattığı vakit 10 gün 15 gün yatabiliyor ve bir yandan da yeni hastalar geliyor. Düşünün ve tıpkı takımlar bu hastalarla başa çıkmaya çalışıyor. Nitekim çok sıkışık kuvvetli günler geçiriyoruz ve önümüzdeki günlerdeki bu baskı ve sıkışıklık daha da artacak. İstediğimiz ölçüde tahminen bunu temenni etmiyorum lakin yurt dışında birtakım ülkelerde gördüğümüz olumsuz imajları görebiliriz. Tabip, hasta seçmek zorunda kalabilir. Örneğin; bir tane ağır bakım yatağı var. ‘Genç hasta mı yaşlı hasta mı hangisini yatıracağım?’ kararını vermek zorunda kalmak çok acı bir şey.”
‘AŞI GELSE BİLE KÖKÜNDEN BİTMEYECEK’
Prof. Dr. Tutluoğlu, Pfizer ve BioNTech firmalarının buldukları aşının dağıtımı ve tertibinde önemli masraflar gerektiğini söyledi. Firmanın aşının aktifliği ile ilgili açıklamasında da bir yanılgı bulunduğunu belirten Prof. Dr. Tutluoğlu, şöyle konuştu:
“Aşı, uzun vadeli bir çalışma. En ileri seviyede olarak gördüğümüz Amerikan-Alman üretimi ortak aşı -70 derecede saklanıyor. Bütün dünyaya hitap eden taşıyıcılar olacak, onların saklandığı yerlerde -70 derecede derin dondurucular olacak. Bu aşıların bozulmadan nakledilmesi lazım. Eczane ortamına geldiğinde de tahminen bir hafta içinde tüketilmesi lazım. Çok büyük tertip ve masraf gerektiriyor. Çabucak üretilir üretilmez Türkiye’ye ne oranda gelecek, tahminen birinci evvel sıhhat çalışanları faydalanacak. Aşı ile ilgili şöyle bir yanılgı içine düşüyoruz; grip aşısında bile tesirlilik oranı yüzde 60-80 civarında. Firmanın açıklaması yüzde 90 aktif olarak söyleniyor. Halbuki yüzde 90 tesirli diyebilmemiz için bunu gerçek hayatta görmemiz lazım. Bir çalışma sonucunda oluşan antikorların oranından yola çıkarak o yüzde 90 aktifliği veremeyiz. Lakin gerçek hayatta bir mühlet aşı kullanılacak ne oranda tesirli olduğu görülecek. Münasebetiyle aşı gelse bile bu iş kökünden bitmeyecek. Bir müddet daha tedbirlere devam etmemiz gerekecek.”
‘VİRÜS BİR İLACA KARŞI DİRENÇ GELİŞTİRDİ’
Tutluoğlu, Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca’nın “Maske, yakın vakitte hayatımızdan çıkmış olacak” açıklamasına da katılmadığını belirterek, “En azından 2021’in sonbahar aylarına kadar tahminen de daha uzun müddet maske ile yaşayabiliriz” dedi. Virüsün mutasyon yapma özelliğine de vurgu yapan Tutluoğlu, “Muhtemelen kullandığımız bir ilaca karşı diren geliştirdi” dedi. Tutluoğlu, şu tabirleri kullandı:
“En azından 2021’in sonbahar aylarına kadar tahminen de daha uzun mühlet maske ile yaşayabiliriz. Zira nitekim çok farklı bir virüsle karşı karşıyayız. Daima mutasyon yapma potansiyeli var. Mart, nisan aylarında daha farklı olgular görüyorduk. Artık bilhassa ağır olgularda çok zorlanıyoruz. Ağır bakımdaki olgularda daha farklı davranışlar sergilemeye başladı virüs. Kullandığımız bir ilaç var o ilaca karşı muhtemelen bir direnç gelişti. Şu an tedavide çok zorlanıyoruz. Durum böyleyken aktifliği hiçbir vakit yüzde yüz olmayacak aşıya dayanarak ‘Maskeyi büsbütün atacağız’ demek yanlışsız değil. Kesinlikle grip üzere hayatımızda olacak. Muhakkak bir oranda hasta tekrar göreceğiz. Hasebiyle bilhassa risk kümelerinin kesinlikle iyi korunması lazım. Maske büsbütün hayatımızdan çıkmayacak.”
‘EVDEN ÇIKMAYIN UYARISI KİMİ HASTALAR İÇİN RİSKLİ’
Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, filyasyon takımlarının testi müspet çıkan hastalara “Evinizden katiyetle çıkmayın” ihtarlarının da kimi hastalar için risk barındırdığına dikkat çekti. Tutluoğlu, bu nedenle konuttan direkt ağır bakıma gönderilen hastalar olduğunu kaydederek şöyle konuştu:
“Filyasyon takımları çok fedakârca çalışıyorlar. Bir noktada itirazım var. Onlar da misyonlarını yapmak ismine ‘Hastalara mutlaka meskenden çıkmayacaksınız’ diyorlar, gerçek. Lakin sıhhatleri ile ilgili bir sorun olunca da meskenden çıkmamaları gerektiğini düşünüyorlar. Covid zatürreli hastamı ben hastanede yatak olmadığı için meskenine yollamak zorunda kalıyorum. Bu hastanın iki üç günde bir analizlerinin yapılması lazım. Ki ben onun berbata gidip gitmediğini anlayayım. Hasta meskenine hemşire getiremiyor, zira Covid olumlu. Kendisi dışarıya çıkmaya kalksa filyasyon takımları ‘Tahlil için bile dışarıya çıkamazsın’ diye korkutuyorlar. Bu hastayı ben nasıl takip edeceğim? Burada çok zorlanıyoruz. Bu katı hal yüzünden direkt konuttan ağır bakıma gönderdiğimiz hastalar oluyor. Bu noktada biraz dikkatli olmamız gerekir.” (ANKA)
Prof. Başer: Salgın tsunami üzere, artık 14 gün kapatma da yetmeyecekSIHHATGazete Duvar
