Prof. Dr. Mustafa Durmuş, artık “neoliberalizm” kavramını kullanmayı gerçek bulmadığını belirterek, “Ben nekro kapitalizm terimini kullanmaya başladım. Maalesef Türkiye de kendi özgünlükleriyle buna benzeri bir çizgi içinde yürüyor” dedi.
Kozmik gazetesinden Serpil İlgün’ün sorularını yanıtlayan Durmuş, iktisat siyasetlerine ait değerlendirmesinde, “Siyasal iktidar burada siyasi ve sınıfsal tercihini netleştirmiş gözüküyor. Vergi siyasetlerini düzenlerken emekçi sınıfına sırtını büsbütün dönmüş durumda” dedi.
“Diyanet bütçesi, 18 milyar 620 milyondan 20 milyar 729 milyona çıkarılırken; Bağlantı Başkanlığı bütçesi de yüzde 60 arttırılarak 680 milyon 127 bin lira olması öngörülmüş. Şartlar ne olursa olsun bu kurumların bütçelerinin arttırılması bize ne söylüyor?” sorusuna Durmuş şu karşılığı verdi:
“Uzun vakittir Diyanet İşleri Başkanlığı Cumhurbaşkanlığının taleplerini yerine getirirken, müesses nizamın da kıymetli bir modülü haline geldi. Bütçesindeki büyüme bunun bir göstergesi. Diyanet’i yalnızca bir kaynak aktarma düzeneği değil, toplumun mevcut rejime hazırlanması konusunda, bilhassa gençleri hazırlama konusunda bir ideolojik aygıt olarak düşünmek lazım. Dikkat ederseniz pek çok mevzuda ön almaya başladı. Bu da siyasal İslam’la neoliberal rejimin hemhal olduğunu gösteriyor. Zira bunun bir de vakıflar, cemaatler, tarikatlar ayağı var. Yani onlara verilen paradan daha çok, onların toplumu biçimlendirme konusunda yaptığı hizmet çok daha kıymetli olduğundan çok önemsiyorlar. O nedenle pek çok bakanlıktan daha çok değerlidir Diyanet. Birebir durum Bağlantı Başkanlığı için de geçerlidir.
Ben artık uzun vakittir neoliberalizm demiyorum içinde yaşadığımız periyoda, kimileri postliberalizm diyor, ben nekro kapitalizm terimini kullanmaya başladım. Kapitalizmin ve devletin mafyatik, ırkçı, savaşçı, dincileştirilmiş, bayan düşmanı, farklı kimliklere düşman yapılarının ön plana çıktığı ve askeri savaş kompleksinin de çok besbelli biçimde rol almaya başladığı bir periyoda girilmiş gözüküyor. Maalesef Türkiye de kendi özgünlükleriyle buna misal bir çizgi içinde yürüyor.”
‘TÜSİAD SEN ARTIK YAPAMAYACAKSIN DEDİ’
Mustafa Durmuş, TÜSİAD lider ve lider yardımcısının isim vermeden de iktidara tenkitler yöneltmesi hakkında ise şu yorumu yaptı:
“Şöyle bir şey var, şu ana kadar gelir bölüşümü konusunda TÜSİAD dışlandı mı, hayır. Yani emekçi sınıfı ve kapitalistler ortasındaki bölüşüm konusunda TÜSİAD hissesini aldı. Vergi uygulamalarından, vergi indirimlerine, kamu harcamalarından grev yasaklarına kadar hepsini aldı. Yalnızca iki noktada itirazı var. İktisadi olarak söylüyorum. Birincisi şu; hükümran sınıf yahut sermaye sınıfı dediğimiz sınıf bir bütün değil, bu sınıfın çeşitli fraksiyonları var. İzlenen siyasetler bir bütün olarak son periyotlarda bilhassa burjuvazinin tüm bölümünü keyifli etmedi. Bilhassa kur ve faiz siyasetleri. Ona karşılar.
Bir öbür sorun, kapitalizm krizlere meyilli, bunu biliyoruz. Devletten beklenen de bu türlü periyotlarda makroekonomik istikrarı sağlamak ve ekonomiyi ayağa kaldırmak. Makroekonomik istikrarda birinci evvel paranın pahasının korunması gerekiyor ki, endüstrici buna nazaran yatırım yapsın. Bu yok, paranın pahası tepetaklak. Velhasıl TÜSİAD artık şunu görmeye başladı; tamam, şu ana kadar sınıfsal olarak istediğimiz her şeyi neredeyse aldık, emekçi sınıfının canına okudular, onlardan yana kanunları iğdiş ettiler ancak ortaya çıkan kâr bölüşümünde muhakkak sermaye kümeleri ve kesimler bize daha çok kayrıldı, biz daha az kazandık. AKP, sermaye içindeki çatışmayı yönetemedi ya da tercih yaptı. TÜSİAD bunu görüyor, ‘sen makroekonomik istikrarı sağlayamayacaksın artık’ diyor.”
SÖYLEŞİNİN TAMAMI
Gazete Duvar
