HDP Küme Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında HDP Diyadin Belediye Eşbaşkanı Betül Yaşar’ın sabah saatlerinde gözaltına alınması ve belediyenin ablukaya alınmasının kayyım atama hazırlığı olduğunu söyledi.

Oluç, “11 belediyemiz kalmıştı onlara da peyder pey kayyım atanacağını biliyoruz. Neden Diyadin Belediyesi amaç alındı? Zira Diyadin Belediyesi’nde son haftalarda halkın ve bayanların yararına işler yapılıyor. Geçen hafta bayan emek pazarı açılmıştı. Bayan istişare merkezinin girişimi başlamıştı. İktidar, yalnızca HDP’li belediyelere düşman değil birebir vakitte bayanlara yönelik çalışma yapan belediyelere de düşman. Kayyımlar atandığında birinci yaptıkları iş Kürtçe tabelaları indirmek, 2. yaptıkları iş bayan çalışmalarını durdurmaktır” dedi.

Oluç, Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Doğuş köyündeki su kesintisinden kaynaklı yaşanan mağduriyete değindi. Yurttaşlardan aldığı bildirileri okuyarak yaptığı bilgilendirmede, hayvanların susuzluktan öldüğünü belirten Oluç şöyle konuştu: “Haftalardır DEDAŞ’a seslendik. Ancak DEDAŞ sesimize kulak vermeyip insanlık dışı pratiklerine devam ediyor. Akçakale Bulutlu köyünde de DEDAŞ zırhlı araçlarla giriyor elektriği kesmek için. DEDAŞ’ın yaptıkları hakikaten kabul edilemez. Yazın sıcağında ve eser devrinde su ve elektriğin kesilmesi insanlık dışı bir tavırdır. Hem kişileri perişan ediyorsunuz hem eserleri perişan ediyorsunuz. Biz yalnızca seçmenlerimizin derdinde de değiliz. Urfa Harran ve Akçakale HDP’nin seçmeni değildir. AKP seçmenidir. İktidara sesleniyoruz; Siz seçmenlerinize sahip çıkmıyorsunuz. DEDAŞ’ı uyarmıyorsunuz, DEDAŞ’ın bu insanlık dışı tavrını eleştirmiyorsunuz. Bundan vazgeçilmesini sağlamıyorsunuz. DEDAŞ başkaca farklı yanlışlar da yapıyor. Bakım yapmıyor, altyapı yatırımlarını yapmıyor. Bu kadar vicdansız davranılmaz, siz oradaki kişileri sahipsiz zannetmeyin. Bu tavrınızı gelip İzmir’de, İstanbul’da, Antalya’da, Bursa’da sürdüremezsiniz lakin Urfa’da Mardin’de bu insanlık dışı tavrınızı sürdürüyorsunuz.”

KANAL İSTANBUL GIRIŞIMI  

Oluç, bir başka gündem başlığı olan Kanal İstanbul Projesi’ne dair de açıklamalarda bulundu. Oluç, “Bir defa daha gördük ki Kanal İstanbul Girişimi bir rant girişimi, peşkeş çekme girişimidir. Katar Emiri’nin anasının topraklarının turizm ve ticaret sahası olmasıyla orada AVM, otel, çok katlı mağazalar yapılmasının imkanı sağlanmış oldu” dedi.

TOPLUMSAL MEDYAYA SANSÜR  

Meclis gündemine getirilmesi beklenen toplumsal medyadaki kısıtlamaları içeren düzenlemeye dikkat çeken Oluç, “Henüz AKP-MHP’nin teklifine dair bir not iletilmedi. Bu hafta bu çalışmayı Meclise getirmek istediklerini biliyoruz. Buna dair evvelden hazırlanan kanun tekliflerine dayanarak hem torbadan çıkarılan 4 unsur hem de MHP milletvekilinin hazırladığı teklife dayanarak kıymetlendirme yapmak istiyoruz. Toplumsal medyayla uğraşmaya başlayan bir iktidar gerçeğiyle karşı karşıyayız. Evvel yeşil topu denediler o tutmayınca, dislike alınca Z kuşağından, artık ‘nasıl yaparız da toplumsal medyadaki sansürü iyice büyütürüz’ diye çalışıyorlar. Yapılmak istenen toplumsal medyada toplumsal ve siyasal muhalefetin, umumi olarak yurttaş muhalefetinin sesini kesmektir” diye konuştu.

HAK İHLALLERİNİN DUYURULMASI

Oluç, şöyle devam etti: “Bir sansürleme teşebbüsüdür. Muhalefetin sesini yükseltmesinden rahatsızlar, tek tek yurttaşların yaşadığı hak ihlallerinin tabir edilmesinde rahatsızlar. TV’lere kapatma cezası veriyor, gazetelere ilan yasağı veriyor. Toplumsal medya Türkiye’de çok özgürce kullanılan bir alan değil bunu görüyoruz zati. Bu meydanda fikir ve söz özgürlüğü muhabere yerinde önemli zahmetler var. Türkiye’de 2019 sonu itibariyle 408 bin 494 web sitesi ve alan ismine erişim engellenmiş. Bu kadar yüksek bir rakam var. 2007 yılından 2019 yılına kadar bir çalışma yapılmış. Şu tablo bunu gösteriyor engellenen web ve haber sitelerini. 2007’den başlıyor. Türkiye’de web sitesi ve toplumsal medya zati özgürce kullanılmıyor.”

“Netflix ile bile uğraşan bir iktidarla uğraşıyoruz” diyen Oluç, iktidar yetkilileri ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın reytinglerinin düştüğünü belirterek şunları söyledi: “Bunu görüyorlar. Tüm manipülasyonlara karşın toplumsal medyada en son Z kuşağının ‘oy moy yok’ disliklerından sonra bu yerde da reytinglerinin düştüğünü gördüler. Kişilerin soluk aldığı interneti sansürlemek ve orada nefesi kesmek, kişilerin kendilerini özgürce söz etmelerinin önüne geçmek ve engellemek, nefesi kesip boğmak bu ortamdaki problemlerin tahlili değildir katiyetle. Bu hususta kullanıcı eğitimlerine, iştirakçi usullere, dijital yatırımlara, matematik bilimine ve algoritmayı yönetmeye gereksinim var. Şifreleme ve blockchain yatırımlarına gereksinim var lakin iktidar bunların hiç biriyle uğraşmıyor.” (MA) 

Gazete Duvar