KÖLN – Almanya federal seçimlerine geri sayım devam ederken seçimlerde şansölye adayları ile röportajlarımız da sürüyor. Mektupla oy verme başlamış olsa da çoğunluğun sandık başına gitmesine 12 gün kaldı. Ülkenin ikinci resmi devlet kanalı ZDF’nin son anketine nazaran, Toplumsal Demokrat Parti (SPD) oy oranını yüzde 26’ya çıkarmışken Birlik (CDU/CSU) yüzde 22, Yeşiller yüzde 17, Sol Parti (Die LINKE) yüzde 6 olarak görünüyor. Seçimlerin en çarpıcı tarafı ise Toplumsal Demokratlar, Yeşiller ve Sol Parti’nin içinde yer aldığı bir koalisyon ihtimalinin birinci kez önemli bir biçimde tartışılıyor olması. Sol Parti yeni bir süreç içerisinde hem parti değişiyor hem de seçmenin partiye bakış açısı. Marjinal görülen partiden yavaş yavaş merkezde olmaya adım atan bir parti biçimini alıyor. Bilhassa tarihinin en büyük hezimet ihtimaliyle karşı karşıya kalan Birlik partileri ve şahsen şansölye Merkel, SPD ve Yeşiller’i Sol Parti ile koalisyon yapma ihtimalleri üzerinden eleştirdi. Lakin Merkel’in uyarısı Sol Parti’yi seçimlerin de merkezine oturttu.

Sol Parti’nin federal seçimlerde şansölye adayları Janine Wissler ve Dietmar Bartsch. 39 yaşındaki siyaset bilimci Wissler tıpkı vakitte bu yarışın en genç ismi. Parti, orta gelirlilere, emeklilere ayda 100 Euro daha fazla kar sağlayacak büyük bir vergi ve emeklilik ıslahatı üzere somut bir program sunuyor. Taban fiyat saatini 13 Euro’ya çıkarma, çocuk yoksulluğuna karşı kararlı çaba etme, savunma harcamalarını azaltma üzere net maksatları var. Öbür partilerden diğer bir farkı ise siyaseti lobiciliğin ve şirketlerin elinden alarak tekrar gerçek bir demokrasi kurmayı lisana getiriyor olması.
Şansölye adayı ve Eş Genel Lider Jannine Wissler, Gazete Duvar için Sol Parti’nin federal seçimdeki rolüne, partinin siyasetine, koalisyonda yer alıp almayacaklarına ve göçmenlere dair sorularımızı yanıtladı:

Sol Parti’nin eş başkanlığına yeni seçildiniz. Seçilir seçilmez de partinin başbakan adayı oldunuz. Halkın sizi gereğince tanımadığı konusunda telaş duydunuz mu?

Hayır, bu bahiste endişelenmiyorum. Uzun yıllar Hessen eyalet meclisinde meclis kümesi başkanlığı yaptım ve uzun müddet parti genel lider yardımcılığı yaptım. Buna ek olarak, tanınmışlığım her basın açıklamasıyla ve seçim kampanyası sırasındaki her aktiflikle artıyor.

‘EKONOMİK SİSTEMİN KAPSAMLI DEĞİŞMESİNİ İSTİYORUZ’

Sol Parti’yi öbür partilerle kıyasladığınızda en büyük farkı hangi alanlarda yarattığını söylersiniz?

Alman Federal Meclisi’nde ordunun istikrarlı askeri operasyonlarını reddeden, silahsızlanmayı ve silah ihracatının durdurulmasını savunan tek parti biziz. Ayrıyeten, istisnasız olarak fiyatlarda, emekli maaşlarında ve toplumsal yardımlarda artış yapılmasını savunan yalnızca biziz. LINKE’yi seçenler, toplumsal adalete ve dengeli iklim muhafazasına yüzde yüz bağlı olduğumuzdan emin olabilirler.

Geçenlerde içerde de bir demokrasi sorunu olduğunu söz ettiniz. Sizce Almanya’nın demokrasisi hangi alanlarda sıkıntılı ya da yetersiz?

Almanya’da demokrasi şirketlerin kapısında biter. Bunu değiştirmek istiyoruz ve bu nedenle de ekonomik sistemin kapsamlı demokratikleşmesini talep ediyoruz. Bu tıpkı vakitte, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin durdurulmasını, tekrar kamunun eline verilmesini ve lobi faaliyetinin engellenmesini de içeriyor.

Anketlerde SPD Union’la ortadaki farkı kapatmış görünüyor. Olaf Scholz da başbakanlık yarışında öne çıkıyor. Yeşiller’in ise başlardaki oy oranlarını koruyamadıkları görünüyor. Sizin yeni kurulacak hükümetle ilgili bir öngörünüz var mı? Bir SPD, Yeşiller ve Sol Parti koalisyonuna nasıl bakarsınız?

Birlik (CDU/CSU) partileri siyasi olarak yıpranmış durumdalar: İklim krizini nasıl önleyebileceğimize, güçlü ve yoksula ayrılmış toplumu nasıl birleştirebileceğimize, nasıl emekli maaşı, kâfi fiyatlar ve toplumsal güvenlik yaratabileceğimize dair hiçbir fikirleri yok. Bu nedenle, Birlik (CDU/CSU) gelecek federal hükümette yer almamalıdır. Yeşiller ve SPD ile ittifaka açığız, zira her iki partiyle epey programatik örtüşmelerimiz var. SPD, Yeşiller ve LINKE’den oluşan bir hükümet, siyasette toplumsal, barışçıl ve ekolojik bir değişikliğe yol açarsa ülke için elbette iyi olur.

‘MERKEL ÜLKEYİ YÖNETMEDİ YALNIZCA YÖNETİM ETTİ’

16 yıllık Merkel iktidarı sonlanıyor. Bu seçimler Almanya ve AB açısından tarihi bir değer taşıyor. Sizce 16 yıl boyunca Merkel ve koalisyon ortağı SPD tarafından Almanya nasıl yönetildi? Sizin için Merkel periyodunun en çok eleştirilecek tarafı nedir?

Şansölye Merkel başkanlığındaki federal hükümet ülkeyi yönetmedi, yalnızca yönetim etti. İklim değişikliği, toplumsal bölünme, yoksulluk, düşük fiyatlar vb. üzere gerçek problemlerin hiçbiri ele alınmadı. Ve Afganistan’da ordu, çok fazla acıya neden olan anlamsız bir savaşta yer aldı. Merkel idaresi periyodu, birçok alanda boşa sarf edilmiş yıllardır.

Afganistan’da yaşananlarda Batı tekrar kendi çıkarını koruyan bir tavır sergiledi. Kimse Afgan mültecileri kabul etmek istemiyor. Yalnızca ayrıcalıklı olan Afganları kurtarmaya çalışıyorlar. Batı’nın kendi bedelleri olarak benimsediği demokrasi ve insan haklarını uzun yıllardır çiğneyen bu tavrına sizce nasıl son verilebilir?

Gelecekte Batı, eskisinden büsbütün farklı temellere dayanan bir dış ve güvenlik siyaseti izlemelidir. Orduyu dünyanın her köşesine göndermek ve mültecilerin Avrupa’ya ve öbür yerlere kabulünü reddetmek yerine, diplomatik yollarla barışçıl çatışmaların tahlilini, kalkınma işbirliğini ve insani göçmenlik yasasını amaç almalıyız.

Almanya’da 2017 yılı sayılarına nazaran 1,2 milyon Türkiye kökenli oy kullanma hakkına sahip. Bu sayı 4 yılda biraz daha artmıştır. En çok Türkiye kökenli adaya da Sol Parti yer veriyor. Sizce partiniz Türkiyelilerden gereğince oy alıyor mu? Türkiyeliler ortasında tanınan bir parti olduğunu düşünür müsünüz?

Türkiye kökenli birçok kişinin partimizi tanıdığını ve takdir ettiğini biliyorum. Ve bu insanların birçok bizimde misyon üstleniyorlar, zira Almanya’ya göç etmiş insanların beklentilerini savunduğumuzu biliyorlar. Bundan çok mutluyum ve natürel ki bu insanların birçoklarının 26 Eylül’de bize oylarını vermelerini umuyorum.

‘IRKÇILIĞA VE AYRIMCILIĞA KARŞI DENETİM MERKEZLERİ KURULMASINI İSTİYORUZ’

Almanya’nın bilhassa göçmenler açısından en büyük sorunu işsizlik ve konut sorunu. Her iki durumda da ayrımcılıkla karşılaşıyorlar. Göçmenlerin bu temel meseleleriyle çaba etmek için partinizin aşikâr bir programı var mı?

Prensip olarak LINKE, kökeni ne olursa olsun herkese için uygun fiyatlı kiralar ve iyi istihdamı savunur. İş ve konut ararken göçmenlere yönelik ayrımcılığı sona erdirmek için, tüm federal eyaletlerde ayrımcılık ve ırkçılığa karşı denetim merkezlerinin kurulmasını, bu merkezlerin göçmenlerin şikâyetlerini araştırarak haklarını aramalarına dayanak vermesini talep ediyoruz.

Muvaffakiyet gösteren bir göçmen olduğunda o parmakla gösteriliyor. Her platformda örnek veriliyor. Olumlu motivasyon için kullanılmak isteniyor üzere görünse de iyi göçmen başarılı ve çalışkan olandır üzere bir algı da yaratılıyor. İyi göçmen varsa berbat göçmen de vardır. Bu da polarize etmeye neden olmuyor mu? Parmakla örnek göçmen gösteriliyor olması Almanya’nın hala göç ülkesi olduğunu kabul etmediği manasına gelir mi?

Bu eleştirinize katılıyorum. Göç yasası, ekonomik kullanılabilirlik ölçütüne dayanmamalıdır! Göç bir tehdit değil, birçokları için günlük hayat, toplumumuz için fırsat ve her bireyin hakkıdır. Ülkemiz farklı yerlerden, farklı kıssalara sahip insanlara konut sahipliği yapıyor ve hiç olmadığı kadar renkli bir mozaik. Bu formda de kalmalı.

Almanya’da yaşayan Türkiye kökenliler Janine Wissler başbakan adaylığındaki Sol Parti’ye neden oy vermeli? Türkiyeli seçmenlere vaadiniz nedir?

Onlarca yıl süren haksızlığın akabinde nihayet, burada yaşayan Türkiye kökenli insanları, göçmen olmayan insanların sahip olduğu tüm haklarla donatmak istiyoruz. AB üyesi olmayan vatandaşların mesleklerini icra etmeye devam edebilmeleri için, diplomalarının tanınması için uğraş ediyoruz; ayrıyeten uzun müddettir Almanya’da yaşayan tüm beşerler için seçme ve seçilme hakkını istiyoruz. Ebeveynleri ülkede kalıcı olarak yaşayan burada doğmuş tüm çocuklar, ebeveynlerinin vatandaşlığını kaybetmeden Alman vatandaşlığı almalı ve çoklu vatandaşlık hakkına sahip olmalıdır. Göçmenler, Federal Almanya Cumhuriyeti’nde beş yıl yaşadıktan sonra yasal olarak vatandaşlığa alınma hakkına sahip olmalıdır. Ayrıyeten ırkçılık ve ayrımcılığa karşı daha güçlü yasal pürüzlerin getirilmesini savunuyoruz.

DAS ORGINALE INTERWIEV MIT ANNALENA BAERBOCK KÖNNEN SIE HIER LESEN

Gazete Duvar